Medikal Saglık ve Hastalıklar Saglık vede Fıtness uzreine bir blog.

devamı...

Sedef Hastalığı

Sedef Çeşitleri Tedavisi
Devamı...

Kanser

Kanser ve Çeşitleri
Devami...

Tüp Bebek

Tüp Bebek Tedavisi
Devamı...

Şeker Hastalığı

Şeker Hastalığı ve Tedavisi
Devamı...

Diyet

Dİyet ve Çeşitleri

Pazartesi, Nisan 10, 2017

Erken Boşalma Ve Panik Atak


Solunum Yetmezliği, çarpıntı, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma duygusal, soluğun kesilmesi ya da boğuluyormuş gibi olma duyumları ve çıldırma ya da kontrolü kaybetme korkusuyla kendini gösteren panik bozukluk hastalarında erken boşalmanın daha fazla görüldüğünü bahis eden Cinsel Tıp Enstitüsü; “Panik Saldırı ve Erken Boşalma Anketi” adıyla 5000 birey üstünde bir anket çalışması yaptı. İşte anketten çarpıcı başlıklar:

Panik Hamle/Panik Bozukluk nedir?

Panik bozukluğun kendiliğinden ortaya çıktığını ve beklenmedik panik atak nöbetleri ile kendini gösterdiğini söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik atağı; çoğu vakit kişinin sonunun geldiği hissinin de eşlik ettiği, genellikle birkaç dakikalık yoğun üzüntü ya da nefret dönemleri olarak tanımlıyoruz. Bu ataklar esnasında genel olarak solunum yetmezliği, çarpıntı, göğüs ağrısı veya göğüste sıkışma hissi, soluğun kesilmesi ya da boğuluyormuş gibi olma duyumları ve çıldıracağı ya da kontrolünü kaybedeceği korkusu gibi belirtiler bulunur” dedi.

Evli erkeler daha az panik hamle yaşar

Evli erkeklerin boşanmış ya da bekâr erkeklere göre daha eksik panik hamle rahatsızlığı yaşadığı söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Araba Kullanma, çarşı, pazar, büyük mağazada katılmak, yalnız kalma, kalabalığa girme, evden ayrılıp uzağa hareket etme, lokanta, asansör, doktor, diş hekimi, berber, kapatılmak ve kilitlenme panik saldırı yaşamış erkeklerin en sık bildirdikleri korkulardır” dedi.

Eğitim düzeyi yüksek erkeklerde daha fazla görülüyor

Eğitim ve ekonomik düzeyi yüksek erkeklerde daha artı panik atak görüldüğünü söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik bozukluk yavaş, sinsi veya hızlı bir şekilde başlayabilir ve atakların oluş sıklığı ve sayısı kişiden kişiye değişken” dedi.

Panik Atak yaşayan erkekler erken boşalıyor

Panik bozukluğu olan erkeklere ilk önce erken boşalma ve depresyon almak üzere dağıtılmış hastalıkların eşlik edebileceğinin altını çizen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik hamle yaşamış erkeklerin genellikle çekingen ve bağımlı bir yapıları vardır. Kendilerine güvenleri azdır. Fazla kırılgan, çekingen, eleştiriye çok sağduyu ve ivedi yıkılan kişilerdir. Erken boşalan erkeklerin müşterek özellikleri ile panik hamle yaşayan erkeklerin karşılıklı özellikleri aralarında bir paralellik vardır. Yaptığımız araştırmaya tarafından panik atak yaşayan erkeklerin %80’ninde erken boşalma da görülmektedir“ dedi.

Başaramama korkusu ve gerginlik panik atağı başlatabilir

Panik atağın stresli olaylarla alevlenebileceğinin unutulmaması gerektiğini söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Yaptığımız çalışmaya kadar panik atak yaşamış erkeklerin %55’de, hastalığın heyecanlanma sonrası başladığını tespit ettik. Erken boşalma ve beraberinde meydana gelen başaramama korkusu, heyecanı ve stresi arttırarak kişide panik atağı başlatabilir“ dedi.

Eşcinsel olma korkusu panik atak yapabilir

Cinsel kimliği bütün gelişmemiş olan erkeklerde panik hamle yaşanabileceğinin altını çizen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Cinsel kimlikleriyle ilgili olarak bir karışıklık içinde olan erkekler eşcinsel olup olmadıklarını merak ederler. Özellikle genç erkekler eşcinsel olabilme korkusu yüzünden bir panik yaşarlar. Bunlara eşcinsellik korkusuna bağlı panik saldırı denir. Bu şahısların terapileri daha uzun bir zaman alabilir lakin genelde başarılı olunur” dedi.

Panik Atak çare edilebilir

Panik bozukluğun tedavi edilebilen bir rahatsızlık olduğunun altını çizen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik bozukluk bir hastalıktır ve tedavisi vardır, bunu unutmamak gerekir. asgari 1 sene vakit ile ilaç tedavisi yanına, kişinin beklentilerini ve düşünüş biçimini değiştirme, gevşeme ve nefes eğitimi, kaygıya yol açan etkenlerle yüzleştirme gibi yaklaşımların olduğu bilişsel davranışçı çare teknikleri uygulanmaktadır. Hem panik ataklar esnasında ölmenin veya delirmenin mümkün olmadığı anlatılarak kişinin rahatlaması sağlanmalıdır. Hasta ve terapist aralarında bir iletişim olmalıdır. Hasta terapistine her an ulaşabilmelidir. Bazı vakalarda tedavide direnç oluşmaktadır. Bu vakalarda çoğunlukla ölümle ilgili konulara verdikleri amaç fazla belirleyicidir. Ölümü her şeyin sonu, bir bitiş ve tükeniş olarak gören insan panik atağa çok yatkın ülkü gelebilir. Bu durumda psikodinamik ve varoluşsal terapi teknikleri de tedavi ilave edilmelidir“ dedi.

Cinsel Tıp Enstitüsü

Adres: İvedik Cad. No:464 / B Kat 4 Daire:6 Yenimahalle - ANKARA

Telefon: 0.312.212 66 26 ve 0.312.346 24 24 Mobil Telefon: 0.542.519 47 64

Web Site ve E-Posta: www.cinseltip.org - info@cinseltip.org

Read More

Pazar, Nisan 09, 2017

Uyku Bozuklukları Ve Cinsellik


Son aylarda cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu ve orgazm olamama sorunları yaşıyorsanız, ivedi sinirleniyorsanız, sabahtan bitap uyanıyor, stres, hafıza kaybı ve konsantrasyon bozukluğundan çoğu kez yakınıyorsanız aşağı yatan niçin bir uyku bozukluğu olabilir. Cinsel işlev bozukluklarından depresyona, trafik kazasından iş kazasına, hipertansiyondan çarpıntıya dek birçok şikâyetin temelini yaratıcı uyku bozuklukları hakkında; basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratan Cinsel Tıp Enstitüsü "Uyku Bozuklukları ve Cinsellik Anketi" adıyla bir anket çalışması yaptı.

Uyku Bozuklukları Yaygınlaşıyor

Cinsel isteksizlikten ereksiyon problemlerine, trafik kazalarından iş hayatında başarısızlığa değin yaşamın öyle çok alanını olumsuz etkileyen ve dissomniya adı verilen uyku bozukluklarının her geçen gün yaygınlaştığını ve değişik tiplerinin olduğunu söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Ilk uykusuzluk (insomnia), ilk hipersomnia (fazla uyuma), narkolepsi (gündüz aşırı uykulu olma), horlama, uyku-apne sendromu (uykuda 10 saniye ve üstünde solunum durması), sirkadiyen ritm uyku bozukluğu (istenilen ve gerçekten uyunan uyku dönemleri arasındaki düzensizlik), gecikmeli ve değişen vardiya tipi uykusuzluk, nokturnal myoklonusta (bacakların hareketli olduğu sık uyanmalı ve dinlendirmeyen uyku), huzursuz etap sendromu (etap hareketlerinin uyumaya engel olması) ve kleine-levin sendromu (genç erkek hastalarda birkaç hafta süreyle aşırı uyuma, sadece aralarda oburca yemek yemek için uyanma, fazla cinsel faaliyet ve saldırganlık durumu) uyku bozukluklarının tipleridir.

Sağlıklı Uyku Nedir?

Sağlıklı uykunun tanımının saat üzerinden yapılmasının yanlış olduğunu söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Çünkü bir takım kişiler için 5-6 saatlik uyku tatmin edici olurken, bazı kişiler ise normalde 10-12 saat uyku uyurlar. Dinç uyku etkin ve teskin edici olan bir uykudur. Etkin uyuyan birey uyandığında kendini cinsel olarak arzulu, güçlü, formda ve yeni bir günü yaşamaya hazırlanmış hisseder. Bu açıdan bakıldığında her gece sıradan 8 saatlik (6 ila 9 saat arasında) bir uyku normal sınırlarda kabul edilmektedir" dedi.

Uyku Bozuklukları Cinsel Sorunlara Yol Açıyor

Uyku bozukluklarının cinsel sorunlara neden olduğunu söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu adı verdiğimiz uykuda nefes almanın kısa aralıklarla durması durumlarında; ilk kez cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu, orgazm olamama edinmek üzere cinsel işlev bozukluklarına sık rastlanmakta ve cinsel ilişkide başarıyı olumsuz etkilemektedir. Oysa yumurta tavuk hikâyesinde olduğu gibi, cinsel sorunların da kafaya takılması kişide uykusuzluğa yol açabilir. Çünkü cinsel sorunlarla birlikte var olan uykusuzluk, bu sorunların çözümüne karşın bir refleks mekanizmasıdır. Kişi kafasına takmadığını düşünse bile cinsel sorunlar, gün içinde farkında olunmadan zihni meşgul eder ve bu meşguliyet uykudan hemen önceki zamanda daha da büyür, sorunlar su yüzüne çıkar ve uykuyu negatif etkiler" dedi.

Cinsel Gücün En Büyük Düşmanlarından Biri Derme Çatma Uyku

Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu olanlarda kandaki oksijen seviyesinin düştüğünü iddia eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Kandaki oksijen seviyesinin düşmesi gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve takâtsizlik yaptığı gibi, cinsel fonksiyonların da yeterince yerine getirilememesine niçin olmaktadır. Enstitü olarak yaptığımız incelemeler ve anket çalışmaları; uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu olanlarda dolaşımdaki testosteron miktarının azalmasıyla ve stres hormonlarından kortizol salınımının artmasıyla ilişkili olarak cinsel sorunların meydana gelebileceğini ortaya koymuştur. Bilindiği gibi testosteron ayrıca erkeklerde ve hem de kadınlarda cinsel istekten sorumlu olan bir hormondur ve kandaki düzeyi başka uykusuzluk, stres, anksiyete, depresyon, evlilik sorunları, iç çatışmalar gibi duygu durumdaki değişikliklerden etkilenir. Yani cinsel gücün en büyük düşmanlarından biri düzensiz uykudur" dedi.

Erkekler Daha Fazla Etkileniyor

Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromunun erkekleri kadınlara kadar cinsel fonsiyonlar açısından daha pozitif etkilediğini açıklayan Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Sertleşme problemi çoğunlukla cinsel ilişkiyi imkânsız ve doyumsuz kıldığı ve erkeklerin cinsel ilişkiye faal olarak katılımları beklendiği için, erkekler kadınlara tarafından daha pozitif hekime başvurma ve takviye arayışına girme eğilimindedirler. Ayrıca erkeklerin kadınlara kadar daha artı vardiyalı çalışmaları da uyku düzenlerini bozan bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır" " dedi.

Horlama Nedir?

Normalde uyku veya uyanıklıkta solgun alıp verirken duyulabilir bir ses olmadığını söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Ancak bir takım insanlarda, horlama adını verdiğimiz, uyku esnasında epeyce şamatacı benzi atmış alıp verme söz konusudur. Horlama yeni doğan bebekten ileri yaştaki insana değin herkeste olabilir. Keza aşırı yorgunken, alkol ve sigaranın fazla kullanıldığı günün gecesinde üstteki hava yolunda daralma artacağından, sağlıklı insanda da geçici horlama olabilir. Fakat kişiyi ve yakınlarını rahatsız eden, haftanın yarısından fazlasında, gecenin manâlı bir kısmında olan horlama adi değildir ve tedavi edilmelidir. Şişman insanlarda, çenesi ufak veya geride olanlarda, geniz eti ve bademcikleri büyük olanlarda üstteki hava yolunun genişliği az olduğundan horlamaya daha sık rastlanır. Horlama sırt üstü yatarken daha fazla olur. Uyku apne sendromu adı bahşedilen uykuda solgun durması; horlayan insanlarda ve bilhassa erkeklerde çoğunlukla birlikte görülür. Horlama, uykuda nefes durmasının başkaları tarafından gözlemlenmesi, cinsel işlev bozuklukları, uykudan boğulma hissi ile uykudan kalkma, gündüz uykululuk hali, teskin edici uyku uyuyamama, horlama ve uyku apne sendromunu düşündüren şikâyetlerdir" dedi.

Yaşlandıkça Uykusuzluk Artıyor

Yaş ilerledikçe uyku bozuklukları, horlama ve uyku apne sendromunun daha fazla ortaya çıktığını bahis eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "İlerleyen yaşla birlikte millet eskiye oranla hareketsizleşiyor, daha az yoruluyor, çocukların evden ayrılmasıyla yalnızlaşıyor ve yılların negatif birikimlerinden nedeniyle uyku saatleri kaymaya başlıyor. Yaşla birlikte, öncelikle diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve kullanılan ilaçlardan nedeniyle cinsel fonksiyonlarda azalma oluyor. Bu ikisi birleştiğinde ilerleyen yaşla birlikte uykusuzluk ve beraberinde cinsel işlevlerde bozulmalar daha sık görülüyor. Ayrıca yaşlandıkça daha pozitif görülmeye başlayan artı uyuma eğilimi de cinsel fonksiyonlarda indirekt olarak bozulmalara yol açabilir. Çünkü pozitif uyuyunca ceset gerginlik hormonu olan kortizolu fazla pozitif salgılar. Kortizol salgısı artınca da kilo artışı olur, gövde hantallaşır ve hareketler zorlaşır. Bu da öncelikle maddi ve zihinsel fonksiyonlar almak üzere cinsel fonksiyonları da negatif yönde etkiler" dedi.

Uyku Bozuklukları Yaşam Kalitesini Düşürüyor

Kişinin içinde bulunduğu suçluluk, stres ve kaygı gibi yaşantıların uykunun başlangıcında beklenen gevşemeye engel olduğunu söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Yaptığımız anket çalışmasında ve araştırmalarımızda, uykusuzluğu olan insanların cinsel işlevlerinde, jurnal yaşamlarında ve genel sıhhat alanlarında daha çok sorunları olduğunu gördük. Artan Bir Şekilde hayat kalitelerinin düştüğünü ve daha fazla takviye aramaya yöneldiklerini gözlemledik. Yani Türk halkının yaklaşık %80 i hayatının bir döneminde uyku bozukluğu problemiyle karşılaşmış, %40’ı haftanın birkaç gecesi istediği gibi uyuyamamış, %80’ı uyku bozuklukları sonrası cinsel işlevlerinde bozulmalar yaşamış, %50 i ise horluyor ve %80’i horlamayı olağan bir koşul kabul ediyor" dedi.

Uyku Bozuklukları İçin Altın Gibi Öğütler

Uyku bozuklukları nedeniyle meydana gelen cinsel sorunların alın yazısı olmadığının altını çizen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; uyku bozukluklarıyla birlikte cinsel sorun yaşayanlara değişik önerilerde bulundu: "Uykunuzu düzenli bir şekilde almaya çalışın. Elinizden geldiğince aynı saatte uyuyup benzer saatte kalkmaya çalışın. Yatmadan bir süre önce banyo yapın. Ilık bir banyo veya ılık bir süt uykuya dalmanızı kolaylaştırabilir. Yatma zamanına yakın ağır yemek yemeyin. Beslenme saatleriniz düzenli olsun, aç yatmaktansa hafif bir şeyler yiyerek uyuyun. Kahve, nehir, kola uykuya dalışı zorlaştırdığından, alkol ise uykuya dalışı kolaylaştırmasına karşın kalitesini bozup sabahtan yorgunluğuna neden olduğundan kullanmayın. Akşamları konut içi veya dışında sosyal aktivitelere katılın ancak uyku saatinden önce gerilim yaratabilecek diyaloglardan kaçının. Yatak odasında kitap okumayın, TV seyretmeyin, yemek yemeyin, yalnızca teskin edici müzik dinleyin, uyuyun, sevişin ve cinsel ilişkiye girerek rahatlayın. Ortamın ısısı, gürültü olup olmaması, yatak değişikliği gibi alışkanlıklarınıza özen gösterin. Gündüz uykularından sakının. Sabahları fiziksel alıştırma yapın ve gün içinde egzersizi arttırın oysa uyku zamanı uyarıcı egzersizden kaçının. Uyku hijyenine uyarı edin" dedi.

Cinsel Terapi Gerekebilir

Uyku bozukluklarının tedavisinde fazla yönü olan yaklaşımın önemine işaret eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Uyku bozukluklarında ilk önce kulak-burun-boğaz, nöroloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon bilim dallarından hekimlerle cinsel terapistler birlikte çalışmalıdırlar. Çünkü cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıktığı geçici ve kısa süreli uykusuzluklar; hipnotik ilaçlar ve davranışsal tekniklerin çoğu kez kullanıldığı cinsel terapi uygulamaları ile düzeltilebiliyor. Uyku bozuklukları cinsel sorunlar gibidir, birey iradesiyle üstesinden gelebileceğine inanırsa başarabilir, muhakkak alın yazısı değildir" dedi.

Cinsel Tıp Enstitüsü

Adres: İvedik Cad. No:464 / B Kat 4 Daire:6 Yenimahalle - ANKARA

Telefon: 0.312.212 66 26 ve 0.312.346 24 24 Mobil Telefon: 0.542.519 47 64

Web Site ve E-Posta: www.cinseltip.org - info@cinseltip.org

Read More

Boşanma Dünyaya Zarar Veriyor


Boşanmanın bir yerine iki hane ortaya çıkararak, enerji tüketimini artırıp, konut atıklarını artırdığı için çevreye zararlı olduğu belirtildi.

Boşanmanın çevreye etkilerini araştıran Michigan Devlet Üniversitesi nden çevrebilimci Jianguo Liu, boşanmanın "fiilen de çevre bakımından çok büyük etkileri olduğunu" söyledi.

Araştırmasının sonuçlarını "Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayımlanan Liu, kendisiyle yapılan telefon görüşmesinde, boşanma sonucu ortaya çıkan daha çok hanenin, kritik kaynaklar olan toprak, su ve enerjinin daha artı kullanımı anlamına geldiğini belirtti.

Bir evde daha pozitif kişinin yaşaması ile daha eksik kişinin yaşaması arasında bir ayrım olmadığını bildiren Liu, bir evde iki veya fazla birey olsa da o evdeki buzdolabı veya klimanın benzer miktarda enerji tükettiğini söyledi. Liu, fakat bir yerine iki ev olunca bu gereçlerin, dolayısıyla da harcanan enerjinin ikiye katlandığına, bir yerine iki bulaşık makinası kullanıldığına dikkat çekti.

Liu, araştırmasının bulgularının birincil ilk olarak insanları hayrete düşürdüğünü, fakat sonradan bu sonuçların "basit ve açık" olarak kabul edildiğini söyledi. Liu, azıcık daha artı enerji ve su tüketiminin birincil ilk kez çok büyük bir şey gibi görülmediğini, lakin bunun birikerek arttığına uyarı çekti.

Liu, bu bulgularından yola çıkarak ABD için boşanmanın ilave maliyetini hesapladı.

2005 de, ABD de, boşanmış bireylerden oluşan 16,5 milyon haneye karşılık, evli çiftlere ait 60 milyon hane vardı.

Boşanmış insanların yaşadığı evlerde birey başına enerji tüketimi evli çiftlerin evindeki kişi başına enerji tüketimine göre daha artı, çünkü birdenbire çok insan aynı televizyonu seyrediyor, benzer radyoyu dinliyor, aynı fırını kullanıyor ve benzer ışığın aşağı yemek yemek yiyor.

Liu nun buna dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, bu her yıl ABD de fazladan 6,9 milyar dolar enerji tüketimi, 3,6 milyar su tüketimi ve keza daha pozitif toprak kullanımını anlamına geliyor.

Liu, sadece ABD için değil, 1998-2002 arasında incelediği, aralarında Brezilya, Kosta Rika, Ekvador, Yunanistan, Meksika, Güney Afrika nın da bulunduğu 11 ülke için de aynı sonuçların geçerli olduğunu belirtti.

Boşanmaya karşı olmadığını, "bazen bazı insanların sahiden de boşanması gerektiğini" gösteren Liu, ancak insanların çevreyi korumaktan bahsederken, boşanmanın etkilerini göz ardı ettiklerine dikkat çekmek istediğini söyledi.

Liu yu boşanmanın çevreye etkilerini incelemeye iten ise, nüfusu düşen bölgelerin çevre sorunlarını incelerken, toplam insan sayısı az olsa da hane sayısının arttığını fark etmesi olmuş.

Bunun nedenlerinin boşanma, insanların daha uzun vakit bekar kalması ve ansızın pozitif kuşağın bir arada yaşadığı evlerin azalması olduğu ortaya çıkmış.

Liu, "şaşırdım, çünkü bazı ülkelerde boşanma oranı zaman içinde artıp azalsa da, dünya çapında boşanmış şahısların yaşadığı hanelerin sayısı çabuk artmıştı" dedi.Botextra; haber botu , film botu, dizi botu, wordpress botu.Akıllı içerik sistemi

Read More

Cumartesi, Nisan 08, 2017

Cinsel Yaşamın Düşmanları


Stres bir fazla konuda olduğu gibi cinsel yaşamda da en büyük tehditlerden. Mutlu bir evlilik ve dinç bir cinsel hayat için uyarı edilmeis ve kaçınılması gerekenler...

Iş stresi

İster büyük bir holding patronu olun, ister bir mağazada satış görevlisi olun, stres herkesi bir şekilde pençesi altına alıyor. Sabahtan erken kalkma zorunluluğu, zamanın kayda değer bir bölümünü yoğun trafikte masraf, bitmek bilmeyen iş randevuları ve rekabet ortamı yüzünden stresi iliklerimize kadar hissediyoruz. Koşuşturma akşam evde de devam ediyor. Stres ve yorgunluğun faturası cinsel isteksizlik, orgazm güçlüğü veya ereksiyon güçlüğü gibi ciddi sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.

Ne yapmalı? Iş yaşantınıza ayırdığınız zaman ne değin pozitif olursa olsun, cinselliği göz ardı etmemeniz gerekiyor. Akşamları eve iş taşımamakla başlayabilirsiniz mesela.

İlaçlar

Bilhassa mide, tansiyon, şeker hastalığı ve bunalım ilaçları santral asap sistemine tesir ederek cinsel yaşamı sabote edebiliyor.

Ne yapmalı? Hap kullanımı tedavinin kayda değer bir tutam fakat cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesini de görmezden gelmemek gerekiyor. Eğer hap tedavisinin ardındaki cinsel hayatınızda sorunlar başladıysa, bunu doktorunuzla mutlaka paylaşın.

Maddi hastalıklar

Diyabet ve hipertansiyon gibi sağlığı bozan her türlü hastalık dolambaçlı veya ilk elden cinsel yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin kandaki yağ ve kolestrol değerleri yükselince damar sertliği gelişebiliyor. Bu hastalığın etkisi aşağı kalan erkeklerde de sertleşme sorunu, yani ereksiyon bozukluğu ortaya çıkıyor. Ereksiyonun kadınlardaki karşılığı dış genital bölgedeki salgı bezlerinin faaliyetiyle çoğalan kayganlaşma. Kronik hastalıklar kadındaki bu mekanizmayı bozarak cinsel ilişkide sorun yaşamasına neden olabiliyor.

Ne yapmalı? Kronik bir hastalığınız varsa, daha nitelikli bir cinsel yaşam için nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda doktorunuzdan bilgi edinmelisiniz.

Aşırı alıştırma

Uzmanlar, formunu korumayı başaran şahısların vücutlarıyla barışık olduğunu, utangaçlıklarını veya korkularını bir kenara bırakarak cinsel yaşamda daha etkin bir rol üstlendiklerini belirtiyor. Vücudu forma kavuşturmanın yolu elbette ahenkli spor yapmaktan geçiyor. Natürel egzersizi abartmadığınız ve bedeninize gereğinden pozitif yüklenmediğiniz sürece! Çünkü, fazla uygulanan alıştırma kandaki hormon seviyelerini negatif yönde etkileyerek cinselliğe darbe indirebiliyor.

Ne yapmalı? Uzmanlar egzersizin mutlaka bir hekim kontrolünde yapılması gerektiğine uyarı çekiyor.

Içki tüketimi

Romantik bir gece geçmek için pozitif şeye lüzum yok doğrusu. Mum ışığında bir yemek, azıcık fantezi tatmin edici. Her şeyde olduğu gibi alkolün de fazlası geri tepiyor! Yüksek dozlarda alındığında cinsel güdüleri azaltıyor ve erkeklerde ereksiyon sorununa niçin oluyor.

Ne yapmalı? Uzmanlar, aşırı tüketilen alkolün cinsel organın sertleşmesini engellediğine ve kadınlarda regl düzensizliklerine yol açtığına dikkat çekiyorlar.

Bulaşan hastalıklar

Genital herpes, bel soğukluğu, klamidya ya da AIDS... Bu hastalıkların tedavi edilmediği takdirde kısırlıktan iç organ iltihabına, erken doğumdan anne karnındaki bebeğin ölümüne kadar öyle çok ciddi sonucu var. Diğer Taraftan bazıları yalnızca cinsel ilişkiyle değil, yakın vücut teması, öpüşme ve oral ilişkiyle bile geçebiliyor. Kimi hastalıklar ağrı, sızıntı, idrar yaparken yanma gibi belirtiler verirken, kimileri ise sinsi sinsi ilerliyor. Bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi için ahenkli kontrollerinizi dikkatsizlik etmemeniz gerekiyor.

Ne yapmalı? Bana bulaşmaz demeyin, cinsel ilişkiye girerken prezervatif kullanmayı mutlaka alışkanlık edinin. Unutmayın ki prezervatif genital herpes ve AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyan tek doğum yoklama yöntemi. Keza sık partner değiştirmekten kaçının ve tanımadığınız kişilerle de ilişkiye girmeyin.

Çözümleri neler?

Günümüzde cinsel organlardaki estetik sorunlara cerrahi yöntemle çözüm bulunuyor.

Yeni geliştirilen ilaçlarda cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyen ast etkilerin azaltılmasına bilhassa mücadele gösteriliyor.

Bilirkişi denetiminde uygulanan egzersizler, bedeninize gereğinden fazla yüklenmenizi önleyerek cinselliğinizi sağlıklı bir şekilde yaşamanızı sağlıyor.

Çoğalan medikal tedavi ve psikoterapi teknikleri doğruca psikiyatrik hstalıklar günümüzde başarıyla tedavi edilebiliyor.

Prezervatifler, cinsel ilişki sırasında geçebilecek hastalıklardan yüzde 99 gibi yüksek oranda koruyabiliyor. Üstelik günümüzde kadınlar için de prezervatif mevcut.

Meditasyon, yoga, refleksoloji, reiki, shiatsu gibi pek fazla yöntem stresten arınmanıza tezgâhtar oluyor.Botextra; haber botu , film botu, dizi botu, wordpress botu.Akıllı içerik sistemi

Read More

Yaşlılıkta Cinsel Yaşam


Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Başlıca Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Koçak, "kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne dek dinç ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da pek etkin olmaktadır" dedi.

Koçak, yaptığı açıklamada, cinselliğin doğumla başlayan, ölüme dek süren esas bir insan ihtiyacı olduğunu belirtti.

Her yaşın cinselliğinin bambaşka olduğunu bildiren Doç. Dr. Koçak, şöyle konuştu:

"Sağlıklı bir yaşlıda cinselliğin olmadığını veya olmaması gerektiğini dikkate almak, yemek yemek yemenin, uyumanın yaşlılıkta patavatsız olduğunu göz önünde bulundurmak gibidir. İnsan yaşamında yeri olan böyle bir olguyu yaşlılar için yok saymak realist değildir. Yaşlılıkta cinselliğin boyutları farklıdır. Cinsel birleşme bu yaşlarda artık üreme amaçlı yaşanmaz. Yaşlılıkta cinsellik, daha çok birlikte rahatlama, gevşeme ve hoşgörü paylaşma amacına yönelik olarak şahısların birbirlerine karşı sevgi ve bağlılıklarını açıklama etmelerinin bir arabulucu olabilir."
Genç erişkinlik dönemindeki cinsellik kayda değer

İleri yaşlarda bütün fiziksel işlevler gibi cinsel işlevlerde de fizyolojik şartların değişmesi olduğunu vurgulayan Koçak, bu değişiklikleri bilmeyen ya da kabul edemeyen kişiler için değişik cinsel sorunlar ve doyumsuzlukların ortaya çıkabildiğini belirtti.

Yaşın ilerlemesiyle birlikte, erkeklerin cinsel açıdan uyarılmaları için gereken sürenin uzadığını, sertleşmenin ortaya çıkışının daha çok süre aldığını, kadınlarda ise östrojen hormonundaki azalmaya ast olarak vajinadaki kayganlığın azaldığını ve ciltte incelmelerin ortaya çıktığını aktaran Koçak, şöyle devam etti:

"Kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne değin dinç ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da öyle etkin olmaktadır. Somut alımlılık azaldığında cinsel yaşamın da biteceğini sanılmamalı, dinç ve tehlikesiz bir ilişkide cinsel doyuma ulaşmanın tek yolunun da cinsel birleşmeden ibaret olduğu düşünülmemelidir. Yaşlılıkta ortaya çıkabilecek somut cinsel sorunlar yumuşaklık, uysallık, güven ve tanışıklık doğru zahmetsizce aşılabilir."

İleri yaşlarda cinsel etkinliğin ortadan kalkmasının nedeninin genel olarak cinsel bir partnerin (benzer) yokluğu veya araya giren bedensel rahatsızlıklar ve hastalıklar olduğunun altını çizen Koçak, yürek damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon, iltihaplar, cinsiyet hormonları yetersizliği, romatizma gibi kronik bedensel hastalıklar, tansiyon ve bunalım tedavisinde kullanılan bir takım ilaçlarla sigara ve alkolün cinsel sağlıkta bozukluklara yol açabildiğini söyledi.
Yaşlandıkça cinsel isteksizlik olabilir

Ara Sıra yaşlıların, kaybolmayan cinsel ilgileri sebebiyle bezginlik, utangaçlık ve suçluluk duyabildiklerini, cinsellikle ilgili doğal ilgileri ile toplumun kendilerinden beklediği cinsellikten uzaktan, ciddi ve güvenilir davranışlar arasında çatışma yaşayabildiklerini vurgulayan Koçak, şunları kaydetti:

"Yaşlıların cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini açıklama etmede desteğe, cinsel arzu ve aktivitenin sağlıklı yaşlanmanın bir gereği olduğunu bilmeye, yaşla oluşan fizyolojik değişiklikleri ve cinsel davranışını etkileyen hastalık ve tedavileri tartışmaya ihtiyaçları vardır. Yaşlandıkça cinsel gönülsüzlük olabilir. Bu alışılagelmiş bir durumdur.

Manâlı olan yaşlılık döneminin kendine özgü bir cinselliği taşıyabileceğini bilmek ve kabullenmektir. Cinsel doyum ilişki sıklığından çok, cinselliğin sevgi ve şefkat, dokunma, birlikte yatma gibi boyutlarının ön plana geçmesine müsade vermekle mümkün olabilecektir."Botextra; haber botu , film botu, dizi botu, wordpress botu.Akıllı içerik sistemi

Read More

Sosyal Ağlar

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email Pinterest

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İLARİS MEDİKAL. Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Yandex

Yandex.Metrica

Kategoriler

Copyright © İLARİS MEDİKAL | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com