tag:blogger.com,1999:blog-20561552052963555392024-03-14T10:28:47.507+03:00İLARİS MEDİKALMedikal Saglık ve Hastalıklar Saglık vede Fıtness uzreine bir blog.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.comBlogger586125tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-34432733138580778652017-04-10T04:56:00.001+03:002017-04-10T04:56:18.156+03:00Erken Boşalma Ve Panik Atak<center><img width='100%' src='http://cdn.botextra.com/assets/no-image.jpg'> </center><br><p/> Solunum Yetmezliği, çarpıntı, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma duygusal, soluğun kesilmesi ya da boğuluyormuş gibi olma duyumları ve çıldırma ya da kontrolü kaybetme korkusuyla kendini gösteren panik bozukluk hastalarında erken boşalmanın daha fazla görüldüğünü bahis eden Cinsel Tıp Enstitüsü; “Panik Saldırı ve Erken Boşalma Anketi” adıyla 5000 birey üstünde bir anket çalışması yaptı. İşte anketten çarpıcı başlıklar:<br/><br/>Panik Hamle/Panik Bozukluk nedir?<br/><br/>Panik bozukluğun kendiliğinden ortaya çıktığını ve beklenmedik panik atak nöbetleri ile kendini gösterdiğini söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik atağı; çoğu vakit kişinin sonunun geldiği hissinin de eşlik ettiği, genellikle birkaç dakikalık yoğun üzüntü ya da nefret dönemleri olarak tanımlıyoruz. Bu ataklar esnasında genel olarak solunum yetmezliği, çarpıntı, göğüs ağrısı veya göğüste sıkışma hissi, soluğun kesilmesi ya da boğuluyormuş gibi olma duyumları ve çıldıracağı ya da kontrolünü kaybedeceği korkusu gibi belirtiler bulunur” dedi.<br/><br/>Evli erkeler daha az panik hamle yaşar<br/><br/>Evli erkeklerin boşanmış ya da bekâr erkeklere göre daha eksik panik hamle rahatsızlığı yaşadığı söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Araba Kullanma, çarşı, pazar, büyük mağazada katılmak, yalnız kalma, kalabalığa girme, evden ayrılıp uzağa hareket etme, lokanta, asansör, doktor, diş hekimi, berber, kapatılmak ve kilitlenme panik saldırı yaşamış erkeklerin en sık bildirdikleri korkulardır” dedi.<br/><br/>Eğitim düzeyi yüksek erkeklerde daha fazla görülüyor<br/><br/>Eğitim ve ekonomik düzeyi yüksek erkeklerde daha artı panik atak görüldüğünü söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik bozukluk yavaş, sinsi veya hızlı bir şekilde başlayabilir ve atakların oluş sıklığı ve sayısı kişiden kişiye değişken” dedi.<br/><br/>Panik Atak yaşayan erkekler erken boşalıyor<br/><br/>Panik bozukluğu olan erkeklere ilk önce erken boşalma ve depresyon almak üzere dağıtılmış hastalıkların eşlik edebileceğinin altını çizen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik hamle yaşamış erkeklerin genellikle çekingen ve bağımlı bir yapıları vardır. Kendilerine güvenleri azdır. Fazla kırılgan, çekingen, eleştiriye çok sağduyu ve ivedi yıkılan kişilerdir. Erken boşalan erkeklerin müşterek özellikleri ile panik hamle yaşayan erkeklerin karşılıklı özellikleri aralarında bir paralellik vardır. Yaptığımız araştırmaya tarafından panik atak yaşayan erkeklerin %80’ninde erken boşalma da görülmektedir“ dedi.<br/><br/>Başaramama korkusu ve gerginlik panik atağı başlatabilir<br/><br/>Panik atağın stresli olaylarla alevlenebileceğinin unutulmaması gerektiğini söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Yaptığımız çalışmaya kadar panik atak yaşamış erkeklerin %55’de, hastalığın heyecanlanma sonrası başladığını tespit ettik. Erken boşalma ve beraberinde meydana gelen başaramama korkusu, heyecanı ve stresi arttırarak kişide panik atağı başlatabilir“ dedi.<br/><br/>Eşcinsel olma korkusu panik atak yapabilir<br/><br/>Cinsel kimliği bütün gelişmemiş olan erkeklerde panik hamle yaşanabileceğinin altını çizen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Cinsel kimlikleriyle ilgili olarak bir karışıklık içinde olan erkekler eşcinsel olup olmadıklarını merak ederler. Özellikle genç erkekler eşcinsel olabilme korkusu yüzünden bir panik yaşarlar. Bunlara eşcinsellik korkusuna bağlı panik saldırı denir. Bu şahısların terapileri daha uzun bir zaman alabilir lakin genelde başarılı olunur” dedi.<br/><br/>Panik Atak çare edilebilir<br/><br/>Panik bozukluğun tedavi edilebilen bir rahatsızlık olduğunun altını çizen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Panik bozukluk bir hastalıktır ve tedavisi vardır, bunu unutmamak gerekir. asgari 1 sene vakit ile ilaç tedavisi yanına, kişinin beklentilerini ve düşünüş biçimini değiştirme, gevşeme ve nefes eğitimi, kaygıya yol açan etkenlerle yüzleştirme gibi yaklaşımların olduğu bilişsel davranışçı çare teknikleri uygulanmaktadır. Hem panik ataklar esnasında ölmenin veya delirmenin mümkün olmadığı anlatılarak kişinin rahatlaması sağlanmalıdır. Hasta ve terapist aralarında bir iletişim olmalıdır. Hasta terapistine her an ulaşabilmelidir. Bazı vakalarda tedavide direnç oluşmaktadır. Bu vakalarda çoğunlukla ölümle ilgili konulara verdikleri amaç fazla belirleyicidir. Ölümü her şeyin sonu, bir bitiş ve tükeniş olarak gören insan panik atağa çok yatkın ülkü gelebilir. Bu durumda psikodinamik ve varoluşsal terapi teknikleri de tedavi ilave edilmelidir“ dedi.<br/><br/>Cinsel Tıp Enstitüsü <br/><br/>Adres: İvedik Cad. No:464 / B Kat 4 Daire:6 Yenimahalle - ANKARA <br/><br/>Telefon: 0.312.212 66 26 ve 0.312.346 24 24 Mobil Telefon: 0.542.519 47 64 <br/><br/>Web Site ve E-Posta: www.cinseltip.org - info@cinseltip.orgAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-46511114696732628122017-04-09T16:56:00.001+03:002017-04-09T16:56:01.770+03:00Uyku Bozuklukları Ve Cinsellik<center><img width='100%' src='http://cdn.botextra.com/assets/no-image.jpg'> </center><br><p/> Son aylarda cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu ve orgazm olamama sorunları yaşıyorsanız, ivedi sinirleniyorsanız, sabahtan bitap uyanıyor, stres, hafıza kaybı ve konsantrasyon bozukluğundan çoğu kez yakınıyorsanız aşağı yatan niçin bir uyku bozukluğu olabilir. Cinsel işlev bozukluklarından depresyona, trafik kazasından iş kazasına, hipertansiyondan çarpıntıya dek birçok şikâyetin temelini yaratıcı uyku bozuklukları hakkında; basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratan Cinsel Tıp Enstitüsü "Uyku Bozuklukları ve Cinsellik Anketi" adıyla bir anket çalışması yaptı. <br/><br/>Uyku Bozuklukları Yaygınlaşıyor <br/><br/>Cinsel isteksizlikten ereksiyon problemlerine, trafik kazalarından iş hayatında başarısızlığa değin yaşamın öyle çok alanını olumsuz etkileyen ve dissomniya adı verilen uyku bozukluklarının her geçen gün yaygınlaştığını ve değişik tiplerinin olduğunu söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Ilk uykusuzluk (insomnia), ilk hipersomnia (fazla uyuma), narkolepsi (gündüz aşırı uykulu olma), horlama, uyku-apne sendromu (uykuda 10 saniye ve üstünde solunum durması), sirkadiyen ritm uyku bozukluğu (istenilen ve gerçekten uyunan uyku dönemleri arasındaki düzensizlik), gecikmeli ve değişen vardiya tipi uykusuzluk, nokturnal myoklonusta (bacakların hareketli olduğu sık uyanmalı ve dinlendirmeyen uyku), huzursuz etap sendromu (etap hareketlerinin uyumaya engel olması) ve kleine-levin sendromu (genç erkek hastalarda birkaç hafta süreyle aşırı uyuma, sadece aralarda oburca yemek yemek için uyanma, fazla cinsel faaliyet ve saldırganlık durumu) uyku bozukluklarının tipleridir. <br/><br/>Sağlıklı Uyku Nedir? <br/><br/>Sağlıklı uykunun tanımının saat üzerinden yapılmasının yanlış olduğunu söyleyen Cinsel Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Çünkü bir takım kişiler için 5-6 saatlik uyku tatmin edici olurken, bazı kişiler ise normalde 10-12 saat uyku uyurlar. Dinç uyku etkin ve teskin edici olan bir uykudur. Etkin uyuyan birey uyandığında kendini cinsel olarak arzulu, güçlü, formda ve yeni bir günü yaşamaya hazırlanmış hisseder. Bu açıdan bakıldığında her gece sıradan 8 saatlik (6 ila 9 saat arasında) bir uyku normal sınırlarda kabul edilmektedir" dedi. <br/><br/>Uyku Bozuklukları Cinsel Sorunlara Yol Açıyor <br/><br/>Uyku bozukluklarının cinsel sorunlara neden olduğunu söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu adı verdiğimiz uykuda nefes almanın kısa aralıklarla durması durumlarında; ilk kez cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu, orgazm olamama edinmek üzere cinsel işlev bozukluklarına sık rastlanmakta ve cinsel ilişkide başarıyı olumsuz etkilemektedir. Oysa yumurta tavuk hikâyesinde olduğu gibi, cinsel sorunların da kafaya takılması kişide uykusuzluğa yol açabilir. Çünkü cinsel sorunlarla birlikte var olan uykusuzluk, bu sorunların çözümüne karşın bir refleks mekanizmasıdır. Kişi kafasına takmadığını düşünse bile cinsel sorunlar, gün içinde farkında olunmadan zihni meşgul eder ve bu meşguliyet uykudan hemen önceki zamanda daha da büyür, sorunlar su yüzüne çıkar ve uykuyu negatif etkiler" dedi. <br/><br/>Cinsel Gücün En Büyük Düşmanlarından Biri Derme Çatma Uyku <br/><br/>Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu olanlarda kandaki oksijen seviyesinin düştüğünü iddia eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Kandaki oksijen seviyesinin düşmesi gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve takâtsizlik yaptığı gibi, cinsel fonksiyonların da yeterince yerine getirilememesine niçin olmaktadır. Enstitü olarak yaptığımız incelemeler ve anket çalışmaları; uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu olanlarda dolaşımdaki testosteron miktarının azalmasıyla ve stres hormonlarından kortizol salınımının artmasıyla ilişkili olarak cinsel sorunların meydana gelebileceğini ortaya koymuştur. Bilindiği gibi testosteron ayrıca erkeklerde ve hem de kadınlarda cinsel istekten sorumlu olan bir hormondur ve kandaki düzeyi başka uykusuzluk, stres, anksiyete, depresyon, evlilik sorunları, iç çatışmalar gibi duygu durumdaki değişikliklerden etkilenir. Yani cinsel gücün en büyük düşmanlarından biri düzensiz uykudur" dedi. <br/><br/>Erkekler Daha Fazla Etkileniyor <br/><br/>Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromunun erkekleri kadınlara kadar cinsel fonsiyonlar açısından daha pozitif etkilediğini açıklayan Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Sertleşme problemi çoğunlukla cinsel ilişkiyi imkânsız ve doyumsuz kıldığı ve erkeklerin cinsel ilişkiye faal olarak katılımları beklendiği için, erkekler kadınlara tarafından daha pozitif hekime başvurma ve takviye arayışına girme eğilimindedirler. Ayrıca erkeklerin kadınlara kadar daha artı vardiyalı çalışmaları da uyku düzenlerini bozan bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır" " dedi. <br/><br/>Horlama Nedir? <br/><br/>Normalde uyku veya uyanıklıkta solgun alıp verirken duyulabilir bir ses olmadığını söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Ancak bir takım insanlarda, horlama adını verdiğimiz, uyku esnasında epeyce şamatacı benzi atmış alıp verme söz konusudur. Horlama yeni doğan bebekten ileri yaştaki insana değin herkeste olabilir. Keza aşırı yorgunken, alkol ve sigaranın fazla kullanıldığı günün gecesinde üstteki hava yolunda daralma artacağından, sağlıklı insanda da geçici horlama olabilir. Fakat kişiyi ve yakınlarını rahatsız eden, haftanın yarısından fazlasında, gecenin manâlı bir kısmında olan horlama adi değildir ve tedavi edilmelidir. Şişman insanlarda, çenesi ufak veya geride olanlarda, geniz eti ve bademcikleri büyük olanlarda üstteki hava yolunun genişliği az olduğundan horlamaya daha sık rastlanır. Horlama sırt üstü yatarken daha fazla olur. Uyku apne sendromu adı bahşedilen uykuda solgun durması; horlayan insanlarda ve bilhassa erkeklerde çoğunlukla birlikte görülür. Horlama, uykuda nefes durmasının başkaları tarafından gözlemlenmesi, cinsel işlev bozuklukları, uykudan boğulma hissi ile uykudan kalkma, gündüz uykululuk hali, teskin edici uyku uyuyamama, horlama ve uyku apne sendromunu düşündüren şikâyetlerdir" dedi. <br/><br/>Yaşlandıkça Uykusuzluk Artıyor <br/><br/>Yaş ilerledikçe uyku bozuklukları, horlama ve uyku apne sendromunun daha fazla ortaya çıktığını bahis eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "İlerleyen yaşla birlikte millet eskiye oranla hareketsizleşiyor, daha az yoruluyor, çocukların evden ayrılmasıyla yalnızlaşıyor ve yılların negatif birikimlerinden nedeniyle uyku saatleri kaymaya başlıyor. Yaşla birlikte, öncelikle diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve kullanılan ilaçlardan nedeniyle cinsel fonksiyonlarda azalma oluyor. Bu ikisi birleştiğinde ilerleyen yaşla birlikte uykusuzluk ve beraberinde cinsel işlevlerde bozulmalar daha sık görülüyor. Ayrıca yaşlandıkça daha pozitif görülmeye başlayan artı uyuma eğilimi de cinsel fonksiyonlarda indirekt olarak bozulmalara yol açabilir. Çünkü pozitif uyuyunca ceset gerginlik hormonu olan kortizolu fazla pozitif salgılar. Kortizol salgısı artınca da kilo artışı olur, gövde hantallaşır ve hareketler zorlaşır. Bu da öncelikle maddi ve zihinsel fonksiyonlar almak üzere cinsel fonksiyonları da negatif yönde etkiler" dedi. <br/><br/>Uyku Bozuklukları Yaşam Kalitesini Düşürüyor <br/><br/>Kişinin içinde bulunduğu suçluluk, stres ve kaygı gibi yaşantıların uykunun başlangıcında beklenen gevşemeye engel olduğunu söyleyen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Yaptığımız anket çalışmasında ve araştırmalarımızda, uykusuzluğu olan insanların cinsel işlevlerinde, jurnal yaşamlarında ve genel sıhhat alanlarında daha çok sorunları olduğunu gördük. Artan Bir Şekilde hayat kalitelerinin düştüğünü ve daha fazla takviye aramaya yöneldiklerini gözlemledik. Yani Türk halkının yaklaşık %80 i hayatının bir döneminde uyku bozukluğu problemiyle karşılaşmış, %40ı haftanın birkaç gecesi istediği gibi uyuyamamış, %80ı uyku bozuklukları sonrası cinsel işlevlerinde bozulmalar yaşamış, %50 i ise horluyor ve %80i horlamayı olağan bir koşul kabul ediyor" dedi. <br/><br/>Uyku Bozuklukları İçin Altın Gibi Öğütler <br/><br/>Uyku bozuklukları nedeniyle meydana gelen cinsel sorunların alın yazısı olmadığının altını çizen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; uyku bozukluklarıyla birlikte cinsel sorun yaşayanlara değişik önerilerde bulundu: "Uykunuzu düzenli bir şekilde almaya çalışın. Elinizden geldiğince aynı saatte uyuyup benzer saatte kalkmaya çalışın. Yatmadan bir süre önce banyo yapın. Ilık bir banyo veya ılık bir süt uykuya dalmanızı kolaylaştırabilir. Yatma zamanına yakın ağır yemek yemeyin. Beslenme saatleriniz düzenli olsun, aç yatmaktansa hafif bir şeyler yiyerek uyuyun. Kahve, nehir, kola uykuya dalışı zorlaştırdığından, alkol ise uykuya dalışı kolaylaştırmasına karşın kalitesini bozup sabahtan yorgunluğuna neden olduğundan kullanmayın. Akşamları konut içi veya dışında sosyal aktivitelere katılın ancak uyku saatinden önce gerilim yaratabilecek diyaloglardan kaçının. Yatak odasında kitap okumayın, TV seyretmeyin, yemek yemeyin, yalnızca teskin edici müzik dinleyin, uyuyun, sevişin ve cinsel ilişkiye girerek rahatlayın. Ortamın ısısı, gürültü olup olmaması, yatak değişikliği gibi alışkanlıklarınıza özen gösterin. Gündüz uykularından sakının. Sabahları fiziksel alıştırma yapın ve gün içinde egzersizi arttırın oysa uyku zamanı uyarıcı egzersizden kaçının. Uyku hijyenine uyarı edin" dedi. <br/><br/>Cinsel Terapi Gerekebilir <br/><br/>Uyku bozukluklarının tedavisinde fazla yönü olan yaklaşımın önemine işaret eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; "Uyku bozukluklarında ilk önce kulak-burun-boğaz, nöroloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon bilim dallarından hekimlerle cinsel terapistler birlikte çalışmalıdırlar. Çünkü cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıktığı geçici ve kısa süreli uykusuzluklar; hipnotik ilaçlar ve davranışsal tekniklerin çoğu kez kullanıldığı cinsel terapi uygulamaları ile düzeltilebiliyor. Uyku bozuklukları cinsel sorunlar gibidir, birey iradesiyle üstesinden gelebileceğine inanırsa başarabilir, muhakkak alın yazısı değildir" dedi. <br/><br/>Cinsel Tıp Enstitüsü <br/><br/>Adres: İvedik Cad. No:464 / B Kat 4 Daire:6 Yenimahalle - ANKARA <br/><br/>Telefon: 0.312.212 66 26 ve 0.312.346 24 24 Mobil Telefon: 0.542.519 47 64 <br/><br/>Web Site ve E-Posta: www.cinseltip.org - info@cinseltip.orgAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-82727563193809019492017-04-09T04:55:00.001+03:002017-04-09T04:55:48.422+03:00Boşanma Dünyaya Zarar Veriyor<center><img width='100%' src='http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2008/11/26/bosanma-dunyaya-zarar-veriyor.jpg'> </center><br><p/> Boşanmanın bir yerine iki hane ortaya çıkararak, enerji tüketimini artırıp, konut atıklarını artırdığı için çevreye zararlı olduğu belirtildi. <br/><br/>Boşanmanın çevreye etkilerini araştıran Michigan Devlet Üniversitesi nden çevrebilimci Jianguo Liu, boşanmanın "fiilen de çevre bakımından çok büyük etkileri olduğunu" söyledi. <br/><br/>Araştırmasının sonuçlarını "Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayımlanan Liu, kendisiyle yapılan telefon görüşmesinde, boşanma sonucu ortaya çıkan daha çok hanenin, kritik kaynaklar olan toprak, su ve enerjinin daha artı kullanımı anlamına geldiğini belirtti. <br/><br/>Bir evde daha pozitif kişinin yaşaması ile daha eksik kişinin yaşaması arasında bir ayrım olmadığını bildiren Liu, bir evde iki veya fazla birey olsa da o evdeki buzdolabı veya klimanın benzer miktarda enerji tükettiğini söyledi. Liu, fakat bir yerine iki ev olunca bu gereçlerin, dolayısıyla da harcanan enerjinin ikiye katlandığına, bir yerine iki bulaşık makinası kullanıldığına dikkat çekti. <br/><br/>Liu, araştırmasının bulgularının birincil ilk olarak insanları hayrete düşürdüğünü, fakat sonradan bu sonuçların "basit ve açık" olarak kabul edildiğini söyledi. Liu, azıcık daha artı enerji ve su tüketiminin birincil ilk kez çok büyük bir şey gibi görülmediğini, lakin bunun birikerek arttığına uyarı çekti. <br/><br/>Liu, bu bulgularından yola çıkarak ABD için boşanmanın ilave maliyetini hesapladı. <br/><br/>2005 de, ABD de, boşanmış bireylerden oluşan 16,5 milyon haneye karşılık, evli çiftlere ait 60 milyon hane vardı. <br/><br/>Boşanmış insanların yaşadığı evlerde birey başına enerji tüketimi evli çiftlerin evindeki kişi başına enerji tüketimine göre daha artı, çünkü birdenbire çok insan aynı televizyonu seyrediyor, benzer radyoyu dinliyor, aynı fırını kullanıyor ve benzer ışığın aşağı yemek yemek yiyor. <br/><br/>Liu nun buna dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, bu her yıl ABD de fazladan 6,9 milyar dolar enerji tüketimi, 3,6 milyar su tüketimi ve keza daha pozitif toprak kullanımını anlamına geliyor. <br/><br/>Liu, sadece ABD için değil, 1998-2002 arasında incelediği, aralarında Brezilya, Kosta Rika, Ekvador, Yunanistan, Meksika, Güney Afrika nın da bulunduğu 11 ülke için de aynı sonuçların geçerli olduğunu belirtti. <br/><br/>Boşanmaya karşı olmadığını, "bazen bazı insanların sahiden de boşanması gerektiğini" gösteren Liu, ancak insanların çevreyi korumaktan bahsederken, boşanmanın etkilerini göz ardı ettiklerine dikkat çekmek istediğini söyledi. <br/><br/>Liu yu boşanmanın çevreye etkilerini incelemeye iten ise, nüfusu düşen bölgelerin çevre sorunlarını incelerken, toplam insan sayısı az olsa da hane sayısının arttığını fark etmesi olmuş. <br/><br/>Bunun nedenlerinin boşanma, insanların daha uzun vakit bekar kalması ve ansızın pozitif kuşağın bir arada yaşadığı evlerin azalması olduğu ortaya çıkmış. <br/><br/>Liu, "şaşırdım, çünkü bazı ülkelerde boşanma oranı zaman içinde artıp azalsa da, dünya çapında boşanmış şahısların yaşadığı hanelerin sayısı çabuk artmıştı" dedi.<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-20360671012523970042017-04-08T16:55:00.001+03:002017-04-08T16:55:34.354+03:00Cinsel Yaşamın Düşmanları<center><img width='100%' src='http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2008/12/11/cinsel-yasamin-dusmanlari.jpg'> </center><br><p/> Stres bir fazla konuda olduğu gibi cinsel yaşamda da en büyük tehditlerden. Mutlu bir evlilik ve dinç bir cinsel hayat için uyarı edilmeis ve kaçınılması gerekenler...<br/><br/>Iş stresi <br/><br/>İster büyük bir holding patronu olun, ister bir mağazada satış görevlisi olun, stres herkesi bir şekilde pençesi altına alıyor. Sabahtan erken kalkma zorunluluğu, zamanın kayda değer bir bölümünü yoğun trafikte masraf, bitmek bilmeyen iş randevuları ve rekabet ortamı yüzünden stresi iliklerimize kadar hissediyoruz. Koşuşturma akşam evde de devam ediyor. Stres ve yorgunluğun faturası cinsel isteksizlik, orgazm güçlüğü veya ereksiyon güçlüğü gibi ciddi sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. <br/><br/>Ne yapmalı? Iş yaşantınıza ayırdığınız zaman ne değin pozitif olursa olsun, cinselliği göz ardı etmemeniz gerekiyor. Akşamları eve iş taşımamakla başlayabilirsiniz mesela. <br/><br/>İlaçlar <br/><br/>Bilhassa mide, tansiyon, şeker hastalığı ve bunalım ilaçları santral asap sistemine tesir ederek cinsel yaşamı sabote edebiliyor. <br/><br/>Ne yapmalı? Hap kullanımı tedavinin kayda değer bir tutam fakat cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesini de görmezden gelmemek gerekiyor. Eğer hap tedavisinin ardındaki cinsel hayatınızda sorunlar başladıysa, bunu doktorunuzla mutlaka paylaşın. <br/><br/>Maddi hastalıklar <br/><br/>Diyabet ve hipertansiyon gibi sağlığı bozan her türlü hastalık dolambaçlı veya ilk elden cinsel yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin kandaki yağ ve kolestrol değerleri yükselince damar sertliği gelişebiliyor. Bu hastalığın etkisi aşağı kalan erkeklerde de sertleşme sorunu, yani ereksiyon bozukluğu ortaya çıkıyor. Ereksiyonun kadınlardaki karşılığı dış genital bölgedeki salgı bezlerinin faaliyetiyle çoğalan kayganlaşma. Kronik hastalıklar kadındaki bu mekanizmayı bozarak cinsel ilişkide sorun yaşamasına neden olabiliyor. <br/><br/>Ne yapmalı? Kronik bir hastalığınız varsa, daha nitelikli bir cinsel yaşam için nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda doktorunuzdan bilgi edinmelisiniz. <br/><br/>Aşırı alıştırma <br/><br/>Uzmanlar, formunu korumayı başaran şahısların vücutlarıyla barışık olduğunu, utangaçlıklarını veya korkularını bir kenara bırakarak cinsel yaşamda daha etkin bir rol üstlendiklerini belirtiyor. Vücudu forma kavuşturmanın yolu elbette ahenkli spor yapmaktan geçiyor. Natürel egzersizi abartmadığınız ve bedeninize gereğinden pozitif yüklenmediğiniz sürece! Çünkü, fazla uygulanan alıştırma kandaki hormon seviyelerini negatif yönde etkileyerek cinselliğe darbe indirebiliyor. <br/><br/>Ne yapmalı? Uzmanlar egzersizin mutlaka bir hekim kontrolünde yapılması gerektiğine uyarı çekiyor. <br/><br/>Içki tüketimi <br/><br/>Romantik bir gece geçmek için pozitif şeye lüzum yok doğrusu. Mum ışığında bir yemek, azıcık fantezi tatmin edici. Her şeyde olduğu gibi alkolün de fazlası geri tepiyor! Yüksek dozlarda alındığında cinsel güdüleri azaltıyor ve erkeklerde ereksiyon sorununa niçin oluyor. <br/><br/>Ne yapmalı? Uzmanlar, aşırı tüketilen alkolün cinsel organın sertleşmesini engellediğine ve kadınlarda regl düzensizliklerine yol açtığına dikkat çekiyorlar. <br/><br/>Bulaşan hastalıklar <br/><br/>Genital herpes, bel soğukluğu, klamidya ya da AIDS... Bu hastalıkların tedavi edilmediği takdirde kısırlıktan iç organ iltihabına, erken doğumdan anne karnındaki bebeğin ölümüne kadar öyle çok ciddi sonucu var. Diğer Taraftan bazıları yalnızca cinsel ilişkiyle değil, yakın vücut teması, öpüşme ve oral ilişkiyle bile geçebiliyor. Kimi hastalıklar ağrı, sızıntı, idrar yaparken yanma gibi belirtiler verirken, kimileri ise sinsi sinsi ilerliyor. Bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi için ahenkli kontrollerinizi dikkatsizlik etmemeniz gerekiyor. <br/><br/>Ne yapmalı? Bana bulaşmaz demeyin, cinsel ilişkiye girerken prezervatif kullanmayı mutlaka alışkanlık edinin. Unutmayın ki prezervatif genital herpes ve AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyan tek doğum yoklama yöntemi. Keza sık partner değiştirmekten kaçının ve tanımadığınız kişilerle de ilişkiye girmeyin. <br/><br/>Çözümleri neler? <br/><br/>Günümüzde cinsel organlardaki estetik sorunlara cerrahi yöntemle çözüm bulunuyor. <br/><br/>Yeni geliştirilen ilaçlarda cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyen ast etkilerin azaltılmasına bilhassa mücadele gösteriliyor. <br/><br/>Bilirkişi denetiminde uygulanan egzersizler, bedeninize gereğinden fazla yüklenmenizi önleyerek cinselliğinizi sağlıklı bir şekilde yaşamanızı sağlıyor. <br/><br/>Çoğalan medikal tedavi ve psikoterapi teknikleri doğruca psikiyatrik hstalıklar günümüzde başarıyla tedavi edilebiliyor. <br/><br/>Prezervatifler, cinsel ilişki sırasında geçebilecek hastalıklardan yüzde 99 gibi yüksek oranda koruyabiliyor. Üstelik günümüzde kadınlar için de prezervatif mevcut. <br/><br/>Meditasyon, yoga, refleksoloji, reiki, shiatsu gibi pek fazla yöntem stresten arınmanıza tezgâhtar oluyor.<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-35048395323982632572017-04-08T04:55:00.001+03:002017-04-08T04:55:25.183+03:00Yaşlılıkta Cinsel Yaşam<center><img width='100%' src='http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/03/18/yaslilikta-cinsel-yasam.jpg'> </center><br><p/> Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Başlıca Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Koçak, "kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne dek dinç ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da pek etkin olmaktadır" dedi. <br/><br/>Koçak, yaptığı açıklamada, cinselliğin doğumla başlayan, ölüme dek süren esas bir insan ihtiyacı olduğunu belirtti. <br/><br/>Her yaşın cinselliğinin bambaşka olduğunu bildiren Doç. Dr. Koçak, şöyle konuştu: <br/><br/>"Sağlıklı bir yaşlıda cinselliğin olmadığını veya olmaması gerektiğini dikkate almak, yemek yemek yemenin, uyumanın yaşlılıkta patavatsız olduğunu göz önünde bulundurmak gibidir. İnsan yaşamında yeri olan böyle bir olguyu yaşlılar için yok saymak realist değildir. Yaşlılıkta cinselliğin boyutları farklıdır. Cinsel birleşme bu yaşlarda artık üreme amaçlı yaşanmaz. Yaşlılıkta cinsellik, daha çok birlikte rahatlama, gevşeme ve hoşgörü paylaşma amacına yönelik olarak şahısların birbirlerine karşı sevgi ve bağlılıklarını açıklama etmelerinin bir arabulucu olabilir." <br/>Genç erişkinlik dönemindeki cinsellik kayda değer <br/><br/>İleri yaşlarda bütün fiziksel işlevler gibi cinsel işlevlerde de fizyolojik şartların değişmesi olduğunu vurgulayan Koçak, bu değişiklikleri bilmeyen ya da kabul edemeyen kişiler için değişik cinsel sorunlar ve doyumsuzlukların ortaya çıkabildiğini belirtti. <br/><br/>Yaşın ilerlemesiyle birlikte, erkeklerin cinsel açıdan uyarılmaları için gereken sürenin uzadığını, sertleşmenin ortaya çıkışının daha çok süre aldığını, kadınlarda ise östrojen hormonundaki azalmaya ast olarak vajinadaki kayganlığın azaldığını ve ciltte incelmelerin ortaya çıktığını aktaran Koçak, şöyle devam etti: <br/><br/>"Kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne değin dinç ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da öyle etkin olmaktadır. Somut alımlılık azaldığında cinsel yaşamın da biteceğini sanılmamalı, dinç ve tehlikesiz bir ilişkide cinsel doyuma ulaşmanın tek yolunun da cinsel birleşmeden ibaret olduğu düşünülmemelidir. Yaşlılıkta ortaya çıkabilecek somut cinsel sorunlar yumuşaklık, uysallık, güven ve tanışıklık doğru zahmetsizce aşılabilir." <br/><br/>İleri yaşlarda cinsel etkinliğin ortadan kalkmasının nedeninin genel olarak cinsel bir partnerin (benzer) yokluğu veya araya giren bedensel rahatsızlıklar ve hastalıklar olduğunun altını çizen Koçak, yürek damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon, iltihaplar, cinsiyet hormonları yetersizliği, romatizma gibi kronik bedensel hastalıklar, tansiyon ve bunalım tedavisinde kullanılan bir takım ilaçlarla sigara ve alkolün cinsel sağlıkta bozukluklara yol açabildiğini söyledi. <br/>Yaşlandıkça cinsel isteksizlik olabilir <br/><br/>Ara Sıra yaşlıların, kaybolmayan cinsel ilgileri sebebiyle bezginlik, utangaçlık ve suçluluk duyabildiklerini, cinsellikle ilgili doğal ilgileri ile toplumun kendilerinden beklediği cinsellikten uzaktan, ciddi ve güvenilir davranışlar arasında çatışma yaşayabildiklerini vurgulayan Koçak, şunları kaydetti: <br/><br/>"Yaşlıların cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini açıklama etmede desteğe, cinsel arzu ve aktivitenin sağlıklı yaşlanmanın bir gereği olduğunu bilmeye, yaşla oluşan fizyolojik değişiklikleri ve cinsel davranışını etkileyen hastalık ve tedavileri tartışmaya ihtiyaçları vardır. Yaşlandıkça cinsel gönülsüzlük olabilir. Bu alışılagelmiş bir durumdur. <br/><br/>Manâlı olan yaşlılık döneminin kendine özgü bir cinselliği taşıyabileceğini bilmek ve kabullenmektir. Cinsel doyum ilişki sıklığından çok, cinselliğin sevgi ve şefkat, dokunma, birlikte yatma gibi boyutlarının ön plana geçmesine müsade vermekle mümkün olabilecektir."<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-19616661874113047562017-04-07T16:55:00.001+03:002017-04-07T16:55:11.863+03:00Coq10 Cinselliği Güçlendirir Mi<center><img width='100%' src='http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/03/19/coq10-cinselligi-guclendirir-mi.jpg'> </center><br><p/> Doğal bir besin desteği olan CoQ10'un kanseri önlemeden kan basıncını düşürmeye, yürek kaslarını güçlendirmeden aterosklerozu yavaşlatmaya, dişeti iltihaplarını önlemeden belleğe değin çok öbür alanlarda faydası olabileceği biliniyor. <br/><br/>Amerika Santiago Tıp Fakültesi'nde Beatrice Glomb liderliğinde yapılan bir alıştırma bu çok iyi gıda desteğinin yeni bir marifetine daha muhabere ediyor. Kolesterol ilacı kullananların sıkça davacı oldukları cinsel baskı kaybı ve orgazm problemi bu ilaçlarla birlikte CoQ10 desteği ile alanlarda daha eksik görülüyor. <br/><br/>Daha mutlu cinsellik için... <br/><br/>Gerçekte önceki bazı çalışmalarda statin kullananlara, birlikte CoQ10 almaları zaten öğüt ediliyordu. Çünkü statinler kolesterolle birlikte bu yardımsever doğal maddenin de seviyesini düşürüyordu. Biz statin kullanan hastalarımıza imkânları varsa günde 100 mg nitelikli bir CoQ10 desteği almalarını tavsiye ediyoruz. <br/><br/>Kolesterol ilacı kullananlar uyarı! <br/><br/>Bu desteğin mümkün statinlere bağlı oluşabilecek muhtemel seks hayatı sorunlarını azaltabilmesi bir başka fayda haline gelmiş gibi görünüyor. <br/><br/>CoQ10 eczanelerde gıda desteği olarak (Qinone, Q-melt ve benzerleri) bulabilirsiniz. Kullandığı kolesterol ilacının cinsel gücünü azalttığını düşünenlere duyurulur. <br/><br/>Prof. Dr. Osman Müftüoğlu<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-69418069858952137222017-04-06T04:54:00.001+03:002017-04-06T04:54:41.337+03:00Hipertiroidi hastaları erken boşalıyor<center><img width='100%' src='http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/03/21/hipertiroidi-hastalari-erken-bosaliyor.jpg'> </center><br><p/> İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı ve Endokrinoloji Bilim Dalı'nda tayin yapan hekimlerin Ege Bölgesi'nde yürüttükleri araştırma, ABD'de yayınlanan Journal Urology dergisinin Mart sayısında yer aldı. İngiltere'de yayınlanan Daily Mail gazetesinin de haberini yaptığı araştırmayı 2.5 yıldır yürüten Prof. Dr. Adaletli Esen ve Doç. Dr. Abdurrahman Çömlekçi, hipertiroidi olan hastalarda erken boşalmanın üç kat pozitif olduğunu tespit ettiklerini duyurdu. 2008 Amerikan Bevliye Kongresi'ne sundukları çalışmanın en iyi çalışmalardan biri olarak değerlendirildiğini gösteren Prof. Dr. Esen, şunları söyledi: <br/>'Erken boşalma sorunu yaşayan hipertiroid hastası erkeklerin çoğunda sekiz haftalık ilaç tedavisinin ardındaki cinsel performansında iyileşme yaşandı, boşalma süreci saniyelerden birkaç dakikaya uzadı. Hem erken boşalma problemi olan erkeklerde eğer sıcak basması, dermansızlık, kalp çarpıntısı gibi hipertiroidi bulguları varsa, bu hastaların hipertiroidi yönünden değerlendirilip çare edilmesi mümkün olabilir.' <br/><br/><strong>ÇARE MUHTEMEL</strong> <br/>İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof . Dr. Bülent Herif da erken boşalma sorunu yaşamış erkeklerin çoğu vakit kime başvuracağını, ne yapılması gerektiğini bilmediğini belirtti. Erken boşalma veya hoşnutluk duygusunun beyinde serotonin maddesi ile ilişkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Müşteri, 'Bu klinik araştırma ile hipertiroid hastalarının yüzde 70'inde erken boşalmanın görüldüğü ve ilaçla çare edilebildiğini ortaya koyuyor.'<p/>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-88336787533962777622017-04-05T16:54:00.001+03:002017-04-05T16:54:29.774+03:00Cinsel gücü arttıran yeşiller<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/04/25/cinsel-gucu-arttiran-yesiller.jpg'> </center><br><p/> Stres karşısında enerjik sinirlere sahip olmalısınız bunun için B vitamini taşıyan besinleri öğünlerinize ekleyin. B vitamini en fazla et, yumurta ve tahıllarda bulunur. Doğal afrodizyaklar sizi daha albenili ayla getirir mi? Besinlerin afrozdizyak etkilerinden fazla onların insan üzerindeki psikolojik etkileri vardır ve bu etkilerin çiftler arasındaki ilişkiye de yansıdığı düşünülüyor. <br/><br/>öte taraftan çağlar boyu cinsel gücü ve ricası artırmada farklı alanlara yönlendirilmiş bitki ve besinlerin gücünden yararlanıldığını da biliyoruz. Avakado, fındık, ginseng, hardal, vanilya, roka, maydanoz, muz, domates, soğan, zencefil, sarımsak. Sarımsak vücudun kana nitrik oksit salgılamasına niçin olur bilhassa ereksiyon sorunlarında etkin olabilmektedir.<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-39497864943358566902017-04-05T04:54:00.001+03:002017-04-05T04:54:18.637+03:00Çift Cinsiyetlilik (Psödohermafroditizm)<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/05/04/cift-cinsiyetlilik-psodohermafroditizm.jpg'> </center><br><p/> Çift cinsiyetlilik, temelde cinsiyetin net olarak anlaşılamaması, yani kız görünümünde erkek ya da erkek görünümünde kız olma durumuna verilen ad. <br/><br/>Bu kişiler ya kadın (XX) ya da erkek (XY) kromozom yapısına sahipler ve cinsiyetleri doğduklarında iyice anlaşılamıyor; yani kuşkulu dış genital yapıya sahip oluyorlar. Cinsiyetlerine, oysa yapılan kromozom analizi sonucunda karar verilebiliyor. Eğer bu durum farkedilmezse, üreme organları bir kız çocuğunkine benziyor diye, bir erkek çocuğu kız olarak yetiştirilebiliyor. İleride adet görmediği vakit yapılan araştırmalar sonucunda bu kişinin sahiden erkek olduğu anlaşılıyor. <br/><br/>Dış üreme organları kadınlarınkinin, iç üreme organlarıysa erkeklerinkinin yapısında olan ve XY kromozomu taşıyan bu kişiler tıpta erkek psödohermafrodit olarak anılıyorlar. Anne karnındaki bebeğin erkek çocuğa dönüşmesi, bebeğin testislerinde, kolesterolden testosteron üretilmesine tabi. Eğer kromozom anormalliğine tabi olarak testisler gelişmediyse, testosteron salgılanamıyor ve erkek üreme organları gelişemiyor. Çift cinsiyetin öteki bir nedeni de, maksat hücrelerin testosterona dirençli olması. Hücreli direnci sebebiyle testosteron etkisini gösteremiyor ve yeniden erkek üreme organları gelişmiyor. <br/><br/>Erkek psödohermafroditizminin en sık görülen nedeniyse, erkek embriyoda üreme organları nın oluştuğu birincil aylarda testosteron hormonunun, farklı alanlara yönlendirilmiş enzim yetersizliklerine emrindeki olarak yeterince salgılanmaması. Kolesterolden testosteron üretilmesi sürecinde birçok enzim atama alıyor. Bu imal basamaklarında progesteron, androsteron ve sonuçta testosteron oluşuyor. Eğer bu basamaklarda görev alan enzimlerin bir ya da birkaçında sorun varsa, testosteron üretilemiyor. Buna emrindeki olarak erkek embriyoda dış üreme organları gelişemiyor. Testisleri barındıracak olan, skrotum adı verilen keseler oluşmuyor ve testisler karın içinde kalıyor. Bu keselerin yerine, kız çocuklardaki labium güya katlantılar bulunuyor. Testosteron yetmezliğine tabi olarak penis de gelişmiyor ve klitoris yarı küçük bir oluşum olarak kalıyor. böylece bebek, dış görünüm bakımından kız çocuğuna benziyor. <br/><br/>Bu hastalığın anne karnında tanı edilmesi epeyce şiddet. Yeni doğan bebekte kuşkulu üreme organları teşhise asistan. Bebeğin metabolizmasını etkileyen bir enzim bozukluğu yok ve sadece üreme organlarında sorun varsa bunun tedavisi, 1-2 yaş aralarında yapılan bir dizi ameliyat. Bu ameliyatlarla testisler karın içinden indirilerek, keselerde olması gereken yere saptama ediliyorlar. Penis boyu uzatılıyor, çarpıklık gideriliyor ve penisin altına açılan idrar deliği uca alınıyor. Bu çocuklara ileri dönemlerde hormon tedavisi saptamak gerekiyor. Başarılı ameliyat ve tedaviler sonucunda bu erkekler bayağı cinsel işlevlerine kavuşabiliyor. <br/><br/>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-87138871708639453992017-04-04T04:53:00.001+03:002017-04-04T04:53:58.073+03:00Cinsel gücü arttıran bitkiler<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/05/17/cinsel-gucu-arttiran-bitkiler.jpg'> </center><br><p/> Uzmanlar, cinsel sorunların ortaya çıkmasında, psikolojik faktörlerin önemli ölçüde rol oynadığını söylüyor. Şifalı bitkiler, stres sebebiyle cinsel gönülsüzlük yaşayanların imdadına yetişiyor. <br/>Bitki çayları: Vücuttaki sıvıların akışını hızlandıran bitki çayları içilince, kan dolaşımı hızlanır, tutkularda ve heyecanlarda büyüme olur. Enerji seviyesini de yükselten bitki çayları seks yaşamını canlandırır. <br/><br/>Ginseng: Binlerce senelerdir Çin'de hap yapımında kullanılan ginseng; hormonal sistemi uyarır, erken yaşlanma sürecini yavaşlatır ve göz ardı edilemeyecek güçler verir. <br/><br/>Rezene: Tanıdık en eski afrodizyaklardan olan rezeneden her gün bir parça alınması cinsel gücü artırır. Rezenenin tohumundan akarsu da yapılarak içilebilir. <br/><br/>Lavanta: Salata ve yemek yemek soslarına konan birkaç damla lavanta, seks hayatını güçlendirir. <br/><br/>Karanfil adam başına: Doğal afrodizyakların en güçlülerinden biri olan karanfil adam başına, yorgunluğa da iyi kazanç. <br/><br/>Haşhaş Tohumu: Cinsel performansı artırır. <br/><br/>Polen: Son yıllarda afrodizyak olarak kullanılan polenin yapısında, emin ölçüde testosteron ve diğer cinsiyet hormonları bulunuyor. Ayrıca içerisinde çoğu vitamin mineral ve amino asit bulunur. <br/><br/>Zencefil: Yüzyıllardır duyguları harekete dinmek için hazırlanan içkilerin karışımında kullanılan zencefil, insanı daha ateşli yapar. (Kanı sulandıran hap kullananların tedbirli olmaları gerekiyor. Keza, artı tüketildiğinde de bağırsakları rahatsız eder.) Yemeklerde bahart olarak kullanılabilir. Balla karıştırılıp yenebilir. Bir hafta veya 10 gün dek kullanılmalıdır. <br/><br/>Tarçın: İştah açıcıdır. Sinirsel rahat veren bir kokusu vardır. Gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Afrodizyak olarak da kullanılabilir. Kışın içilen bitki çaylarına konulabilir. Tarçın yağı hoş kokusundan nedeniyle masaj yağı olarak da kullanılabilir. <br/><br/>Hardal: Cinsel bezlerin işleyişini hızlandırır. <br/><br/>Yasemin: Likörleri kokulandıran, fantastik kokulu yasemin çiçeği, etkili bir uyarıcıdır. <br/><br/>Süsen: Süsen kökü tozu, her iki nesil için de zinde bir afrodizyaktır. <br/><br/>Meyan Kökü: Meyan kökünden elde edilen toz, maden suyu ile karıştırılınca kadınlar için fazla etkili bir afrodizyak haline kazanç. <br/><br/>Vanilya: Merkezi sinir sistemine tesir ederek kokusuyla uyarıcı tesir yaratır. <br/><br/>Roka: Bolca demir ve C vitamini taşıyan roka, alyuvarlar için iyidir. Keza, cinsel gücü de artırır. <br/><br/>Maydanoz: Yemeklere tat katan maydanoz, cinsel yaşama da tat katar. <br/><br/>Kekik: Zinde etkileri olan kekik, bilhassa erkeklerde uyarıcıdır. <br/><br/>Arı Sütü: Cinsel bezleri geliştiren arı sütünün etkileri, kısa zamanda hissediliyor.<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-28806660447930327722017-04-02T04:53:00.001+03:002017-04-02T04:53:08.286+03:00Sertleşme sorunu kalp hastalığı habercisi olabilir<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/06/07/sertlesme-sorunu-kalp-hastaligi-habercisi-olabilir.jpg'> </center><br><p/> İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Bevliye Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Alıcı, erkeklerde yürek damar hastalıklarının birincil belirtisinin sertleşme problemi olabileceğini belirtti. Müşteri, "Birçok süre erkekler bu sorunu yaşına bağlıyor ve önemsemiyor ama bu sorun yürek krizinin habercisi olabilir" dedi. <br/>Erkeklerde 40'lı yaşlardan itibaren görülen cinsel baskı kaybı, ileri yaşlarda etkisini çok daha pozitif hissettiriyor. Sertlik probleminin yaşla birlikte artması çoğu erkek göre bir sağlık problemi olarak görülmüyor. Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar gösteriyor ancak, durum hiç de böylece değil. <br/><br/>Prof. Dr. Bülent Müşteri, bu problemi yaşamış 10 erkekten yalnızca 1'inin hekime başvurduğunu kaydediyor. Bunun nedeninin utanma, vesvese duyma ve önemsememe olduğunu açıklayan Tip, "Önemli bir hastalık olabileceğini hiçbir vakit düşünmüyorlar. Ancak bu yürek ve damar hastalıklarının ilk belirtisi olabilir. bedenen kalp damarlarının çapı 3 mm, ancak penise kan götüren atardamarın çapı bunun yarısı değin. Yani 1,5 mm değin. Kalp damarının cidarının kalınlaşması, daralması, kan yağlarındaki doruk, <br/>tansiyon, sigara gibi nedenlerle birincil penis damarlarından başlıyor. Nedeni de penis damarlarının çapının daha kuytu olması" ifadelerini kullandı. <br/>Prof. Dr. Bülent Müşteri, sertleşme probleminin nadiren olmasının ciddi bir sorun olmadığını belirterek, bu durumun 6 ay vakit ile devam etmesi halinde mutlaka bir androloji uzmanına gidilmesi gerektiğini söyledi.<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-13303109531812932132017-04-01T16:52:00.001+03:002017-04-01T16:52:54.969+03:00Marul (Hadım otu): Cinsel İsteği Öldürüyor<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2009/06/29/marul-hadim-otu-cinsel-istegi-olduruyor.jpg'> </center><br><p/> MARUL <br/>Galenos, bostani marulda soğukluk olmadığını, fakat gül suyu dek soğukluk olduğunu söylemiştir. Onun, rutubeti, pancar ve ebegümecinin rutubeti aralarında yer alır. <br/><br/>Bazılarına kadar, marulun yapı ve kuruluk bakımından lahanayla pazı türü sebzeler arasında yer aldığı söylenir. Ben, onun üçüncü derecede soğuk olduğunu söylediklerini ifade ediyorum. Hekimlere göre, beslenme olarak zararlı veya öyle az besleyicidir. Bu doğru değildir. Marul, ikinci derecede soğuktur. <br/><br/><strong>YARARLARI </strong><br/>Marulun temizleyici, büzücü ve söktürücü özellikleri yoktur. Tuzlu , ekşi gibi özellikleri olmadığı için, bundan oluşan kan, diğer sebzelerden oluşan kana kadar daha kırmızıdır. pişmiş marul besleyicidir. Marul, sıvıların birbiri ile uyuşmazlığından doğan şikayetlerde yararlıdır. <br/><br/>Yıkanmış marul iyidir. Yıkayıp Temizlemek, marulun gaz yapıcı özelliğini artırır ve bununla beraber bütün sebzelerin soğukluğunu fazlalaştırır. O, süratle hazmedilir. Sinirsel şikayetleri (hastalıkları) önler. <br/><br/><strong>ŞİŞLER </strong><br/>Yangılı şiş ve ödemler üzerinde etkilidir. Büyük ödemler üstünde etkin olamaz. <br/><br/><strong>HAREKET ORGANLARI <br/></strong>Eklemler üzerine açık havada (yakı, lapa) uygulandığında yardımcı olur. <br/><br/><strong>BAŞ ORGANLARI </strong><br/>Çiğ ya da pişmişi, uyku verir; dolayısıyla uykusuzluğu giderir. Sayıklamayı önler. Ayrıca başı güneşte yanmaktan korur. Bu drog, tıkanıklıkların ilacıdır. <br/><br/><strong>GÖRME </strong><br/>Yabani marulun sütü, kornea yaralarını temizler. Bostani marulun sütü de benzer etkiyi gösterir. Marul külü, yanıklar için kullanılır. Yabani marul sütü, kirpiklerin dökülmesini önler. Yenmesi, göze hasar verir. <br/><br/><strong>DIŞARI ATAN ORGANLAR </strong><br/>Onun tohumu, meniyi kurutur, cinsel arzuyu azaltır; orgazmı yavaşlatır ve ben bu Yararların onun tohumunda görüldüğünü söylüyorum. Yarım dirhem marul sütü, suyla içilirse, bağırsaklarda ishal etkisi yapar. Büyümüş göbekli bostani marulun sütü, yabani marul sütüne yakın etkiye sahip olur. Marulun bağırsaklar üstünde ishal veya kabız etkisi yoktur.<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-34314405009015084702017-04-01T04:52:00.001+03:002017-04-01T04:52:45.070+03:00ANOREKTAL FİSTÜL (Anal Fistül, Perianal Fistül)<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2010/05/29/anorektal-fistul-anal-fistul-perianal-fistul.jpg'> </center><br><p/> Fistül nedir?<br/><br/>Makat civarda, akıntıya yol açan, cilt ile bağırsak arasındaki bir tünel oluşumudur. <br/><br/>Bu hastalığın sebebi nedir?<br/><br/>Makatın etrafındaki yumuşak doku içinde salgı bezleri vardır. Bu bezler ürettikleri salgıyı bağırsağın son kısmına boşaltırlar; dolayısıyla bezler ile makat arasında kanallar vardır. Eğer bu bezler iltihaplanır ve çıban oluşursa bir şekilde çıban boşalacaktır. Bu boşalma ya kendiliğinden apsenin cilde açılması ile olur ya da cerrah ameliyatla boşaltır. Her iki durumda da zaten bezlerin bağırsağın içine kanalı varken diğer taraftan deri ile birleşir, bu nedenle bağırsakla cilt aralarında tünel oluşmuş olur. <br/><br/>Belirtileri nelerdir?<br/><br/> Fistül hastalarının en sık şikayeti irinli akıntıdır. Bu akıntı ara sıra bir iki damla ile iç çamaşırın kirlenmesi şeklinde olabileceği gibi günde birkaç kez iç çamaşırı değiştirmek gerektirecek kadar fazla olabilir. Bu akıntılar cildi tahriş ettiği için kaşıntı olabilir. Bazen akış kırmızı olunca kanama zannedilebilir. <br/><br/>Tanı nasıl yapılır?<br/><br/> Teşhis epeyce kolaydır. Yalnızca muayene bile yeterlidir. Akıntının kesildiği zamanlarda ya da fistül deliğinin makatın içinde kaldığı hastalarda bir takım görüntüleme tetkikleri yerine getirmek gerekebilir.<br/><br/>Hangi tetkikleri yaptırmak gerekir?<br/><br/> Hastalığın yaygınlığı, fistül yolunun nereye gittiği, içerde bir abse odağı olup olmadığı yada başka bir rahatsızlık nedeniyle fistül olup olmadığını tahsis etmek için MR ve kolonoskopi gibi bir takım tetkikler yapılabilir.<br/><br/>Kolonoskopi yaptırmak gerekir mi?<br/><br/> Eğer basit fistül ise, altta yatan başka bir rahatsızlık düşünmüyorsak kolonoskopi yapılmayabilir. Fakat tekrarlamış fistül ise veya altta yatan başka bir rahatsızlık olduğundan üzüntü ediyorsak kolonoskopi yaptırmak yararlıdır. <br/><br/>MR çekilmesi şart mı?<br/><br/> Her fistül hastası için MR çektirmek durum değildir. Fakat her tarafta etmiş fistüllerde, derin dokularda abse olduğu düşünüldüğünde, çok ağızlı fistül varsa MR çektirmek faydalıdır.<br/><br/>Bu belirtiler diğer bir hastalığa ait olabilir mi?<br/><br/> Makat çevresinde benzer şikayetlere yol açan çeşitli hastalıklar vardır. Bu hastalıklar aralarında basur (hemoroid) çok sık görülür. Bu yüzden bu şikayetler olunca birey genel olarak basur hastalığı olduğunu zanneder. Fakat diğer bir hastalıklar da olabilir. Diğer bir rahatsızlık olup olmadığı ancak muayene ve tetkikler ile ayırdedilir. <br/><br/>Fistülün tedavisi nedir?<br/><br/> Fistülün tedavisi ameliyattır. Ameliyatta bu iyileşmeyen tüneli ortadan uyandırmak esastır. <br/><br/>Ameliyat yapılmazsa ne olur?<br/><br/> Hastalık devam eder, akıntılar ve deri tahrişleri ilerler. Ara Sıra, uzun yıllar tedavisiz bırakılan fistüller kanserleşebilir. <br/><br/>Fistül diğer bir hastalığa döner mi?<br/><br/> Uzun yıllar tedavi edilmemiş fistüllerde eksik da olsa kanserleşme ihtimali olabilir. <br/><br/>Ameliyattan başka çare yöntemi var mı?<br/><br/> Antibiotikler fistül akıntılarını azaltabilirler ama hastalığı ayrıntılarıyla iyileştiremezler. Fistül hastalığının ve kesin tedavisi ameliyattır. <br/><br/>Ameliyatta ne yapılıyor?<br/><br/> Ameliyatın esası bu fistül tünelinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu kasıt için birdenbire fazla cerrahi usul vardır. Hangi yöntemin uygulanacağına cerrah karar verir. Ara Sıra bu tünel bir koni biçiminde kesip çıkarılır, ara sıra tünel yalnızca açık bere haline getirilip pansumanlarla iyileşmesi sağlanır. Bazen de makat kaslarını kesecek şekilde fistül çıkarılır.<br/><br/>Ameliyattan daha sonra makatta kaçırma olur mu?<br/><br/> Fistül yolu makat kaslarının gerisinde ilerleyip bağırsağa açıldığı durumlarda, ara sıra makat kaslarını da kesmek gerekir. Ama bu kesme işlemi yaraya yerleştirilen bir iplik ile uzun vadede yapıldığından makatta kaçırma ihtimali çok azdır. Eğer evvelden kaçırma olabileceği öngörülüyorsa ameliyat yöntemi bu duruma kadar planlanır. <br/><br/>Ameliyattan sonra pansuman gerekiyor mu? <br/><br/> Çoğu hastada pansumana ihtiyaç olmaz. Ama yarası büyük olan kişiler için makat üstünde kesintisiz bir gazlı bez bulunması iyi olur. Bu bez akıntıları emerek çamaşırların kirlenmesini engeller keza de yarayı kuru tutarak iyileşmeye tezgâhtar olur. <br/><br/>Ameliyat yarası ne değin sürede iyileşir?<br/><br/> Yaranın büyüklüğüne kadar bir hafta ile bir ay arasında değişir. <br/><br/>Ameliyat sonrası hayatımda değişim olacak mı?<br/><br/> Adamakıllı normal hayata dönülür. Yalnızca kabız olmamak, dışkılama sonrası yarayı temizlemek yeterlidir. Banyo yapmakta bir sınırlama yoktur. Pansumanlar devam etse bile kişi normal işini yapabilir. <br/><br/>İşime ne zaman dönebilirim?<br/><br/> Birçok hasta bir iki gün içinde işine döner. Ara Sıra bu vakit bir hafta olabilir. <br/><br/>Hastalık tekrarlar mı?<br/><br/> Anorektal fistüller her tarafta edebilir hastalıktır. Çünkü ameliyat sonrası yara iyileşirken kalçaların kapalı olması nedeniyle yara dudakları birbirine bağlantı eder ve deri çabuk yapışır. Fakat ciltaltı dokular iyileşmeden cildin yapışıp iyileşmesi zaten fistül demektir. Bu yüzden ameliyat sonrası yara iyileşirken doktor ile sıkı bağlantıda olmak gerekir.<br/><br/>Hastalığın baştan ettiği nasıl anlaşılabilir?<br/><br/> Öngörülen sürede iyileşmeyen ya da iyileştikten sonra her yerde akıntısı başlayan yaralarda hastalığın tekrarladığı söylenebilir. Ama muayene ile bunu tasdik etmek gerekir.<br/><br/>Hastalığın tekrarlaması halinde tedavisi nasıl yapılır?<br/><br/> Tekrarlayan fistüllerin tedavi de tekrar ameliyattır. Lakin bu sefer ameliyat öncesi fistülün tekrarlamasına yol açan bir sebep olup olmadığını bakmak için tetkik yapılmalıdır.<br/><br/>Dr.Alaattin Öztürk<a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-38146241471766608012017-03-31T16:52:00.001+03:002017-03-31T16:52:31.153+03:00Kısırlığının Başlıca Nedeni Varikosel Korkulu Rüyanız Olmasın<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2010/09/01/kisirliginin-baslica-nedeni-varikosel-korkulu-ruyaniz-olmasin.jpg'> </center><br><p/> <b>ERKEK KISIRLIĞININ BAŞLICA NEDENİ VARİKOSEL KORKULU RÜYANIZ OLMASIN </b><br/><br/>Demin birkaç yıl öncesine dek ülkemizde bebek sahibi olamayan çiftlerde problemin çoğunlukla kadında olduğunu düşünülürdü. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalara göre infertilite (kısırlık) vakalarının takriben üçte biri erkek faktörüne bağlıdır. Erkek infertilitesi vakasında en sık görülen nedenlerin başında Varikosel geliyor. Kadın Hastalıkları-Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr.Numan Bayazıt Varikosel ve kısırlık ilişkisi ile ilgili bilgi verdi. <br/><br/>Varikosel, skrotum adı bahşedilen yumurtalık torbalarında ve yumurtalıkların etrafında oluşan genişlemiş varisli damarlardır. Bu rahatsızlık her iki testiste de görülebilir. Fakat anatomik komşulukları dolayısı ile sol testiste görülme oranı % 85, sağ testiste görülme oranı ise % 15 civarındadır. Bir taraftaki varikosel çoğunlukla öteki testisi de etkilemektedir. <br/><br/>Normal popülasyonda erkeklerin %10- 20sinde, infertil erkeklerin ise % 60 ın da varikosel vardır.<br/><br/>Varikosel sol tarafta daha sık görülür. Her 6 erkekten 1inde saptanan bu koşul çoğu zaman hiçbir semptom vermez. Fakat ara sıra aşağıdaki belirtiler görülebilir: <br/><br/><b><br/><br/>-Testislerde sancı <br/><br/>-Testislerde küçülme <br/><br/>-Testislerde dolgunluk şehvetli <br/><br/>-İnfertilite (kısırlık) <br/><br/>-Gözle görülebilen genişlemiş damarlar <br/><br/>-Ele gelen genişlemiş damarlar <br/><br/></b><br/><br/>Varikosel testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların genişleyip varisleşmesidir. Varisleşmiş bu damarların içlerinde bulunan ve kan dolaşımının tek yöne içten olmasını sağlayan kapakçıklar işlevlerini kaybettikleri için kirli kanın testislere doğru geri akmasına mani olamazlar. Bu koşul testislerde ısı ve toksik madde artışına sonuçta sonuçta da sperm üretiminde aksaklıklara neden olabilmektedir. <br/><br/>Önce Kısırlığı Saptama İçin;<br/><br/>Sperm miktarı, erkeklerde üretkenliğin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilmiştir. Çocuk sahibi almak isteyen ve bunda bezginlik yaşamış erkeklere birincil spermiogram testi uygulanmaktadır. Bu test, spermlerle ilgili bütün detayların görülmesine imkan tanır.Deneme ancak hastane veya laboratuar ortamında yapılabilir.Babystart FertilCount Erkek Kısırlık Testi, semendeki sperm sayısı ve konsantrasyonu durumu için yapılan seri bir testtir.Birçok erkek kısırlığı hala bir tabu olarak gördüğü için bu testi evlerinde kendileri rahatlıkla uygulayabilirler. Erkek Kısırlık Deneme Kiti, sperm sayısının Dünya Afiyet Örgütü nün belirlemiş olduğu 20 Milyon sınırdan pozitif veya eksik olduğunu belirten, evde yapılan tek testtir. Pozitif netice, üretkenliği garantilemese de, iyi bir haber olarak değerlendirilir. Negatif netice ise, tamam ile kötü bir haber olarak değerlendirilmez. Bu durumda erkeğin doktora gitmesi tavsiye edilir. En azından çiftin çocuk sahibi olması için aylarca sürecek sonuç alamayacağı incelemeler önlenmiş olur.<br/><br/><b>VARİKOSEL NE ZAMAN ÇARE EDİLMELİDİR?</b><br/><br/>Varikosel ameliyatlarının kısırlık tedavisindeki faydası tartışmalıdır. Bu konuda tavsiyeleri dikkate alınan Avrupa ve Amerikanın kısırlık ve bevliye derneklerinin bazıları infertilite tedavisinde varikosel operasyonunun yeri olmadığını belirtirken bazıları da açıklanmış durumlarda denenmesi gerektiğini savunurlar. Ameliyat önermek için başta sperm parametrelerinden birinde bozukluk olması gerektiği açıktır. Spermi olağan olduğu halde sadece çocuğu olmuyor diye varikosel ameliyatı yapılmaz. Ancak sperm parametrelerinin çok bozuk olduğu durumlarda da iyi sonuç vermesi öyle beklenmez. Kadının ek bir problemi varsa ya da yaşı 35in üstünde ise yine varikosel ameliyatı ile süre kaybetmemek gerekir. <br/><br/><b>Kısırlık toplumda çok sık rastlanan bir koşul mudur?</b><br/><br/>İnfertilite oranı toplumda % 10-15 arasında görülmektedir. Çocuk sahibi olamayan ailelerin 1/3ünde erkekte sorun varken, 1/3ünde kadında sorun saptanmaktadır. Geri kalan 1/3te ise her ikisinde de problemler mevcuttur. Ancak derhal bildirmek gerekir oysa yapılan infertil çiftlerin takriben yüzde 15inde belli neden saptanamamaktadır ve bu hasta grubu açıklanamayan kısırlık olarak adlandırılmaktadır.<br/><br/><b>Erkek kısırlığının ameliyat ile düzeltilebilen başka nedenleri var mıdır? </b><br/><br/>Evet vardır. Özellikle sperm kanalının prostat içerisinden geçtiği kısımda oluşan kist, taş-kireçlenme ve darlıklarda tıkalı bölgenin cerrahi olarak ortadan kaldırılması ile kısırlık tedavisi yerinde hastalarda olası olabilmektedir.<br/><br/>Diğer düzeylerdeki tıkanma bölgeleri ise mikroskop altında bulunup çıkartılır geri kalan sağlam bölgeler birbirine baştan ucuca getirilip dikilerek meninin doğal yolla dışarı atılması sağlanır. <br/><br/><b>Kısırlık şikayeti olan erkeklerin ne kadarında varikosel bulunmaktadır?</b><br/><br/>İnfertil (kısır) erkeklerin % 40-60 ında varikosel bulunur. Bu oran dinç popülasyonda %10-20dir. <br/><br/><b>Kısırlık üzerinde etkisi olan hastalık dışı nedenler var mıdır ?</b><br/><br/>Evet vardır. <br/><br/>Sigara: Sperm rakam ve hareketliliğini düşürür ve spermin olağan yapısını bozar. <br/><br/>Alkol: Fazla içki alımı sperm sayısını düşürür ve anormal sperm üretimine yol açar. <br/><br/>Testis ısısı: Erkeklerde testis ısısı karoser ısısından düşüktür. <br/><br/>Testis ısısı artarsa sperm üretimi azalır. Yüksek alev, sıcak çevrede; egzersiz, sauna ve rahat pantolon giyme testis ısısını arttırabilir. <br/><br/>Fazla kilo : Testis ısısının artmasına ve sperm sayısının azalmasına yol açar. <br/><br/>Fazla çalışma : Hormon üretimini azaltarak infertiliteye sebep olabilir. <br/><br/>İlaçlar : Bazı tansiyon ve ülser ilaçları sperm sayısını düşürebilir ve cinsel arzuyu azaltabilir. <br/><br/><b>Kadın Hastalıkları-Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı<br/><br/>Op.Dr.Numan Bayazıt</b><a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-26278676117887942562017-03-30T16:52:00.001+03:002017-03-30T16:52:07.207+03:00Aşırı Hijyene Dikkat !<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2011/03/16/asiri-hijyene-dikkat.jpg'> </center><br><p/> AŞIRI HİJYEN İDRAR YOLU ENFEKSİYONUNA NEDEN OLABİLİYOR<br/><br/>Aşırı hijyen, idrar yolu enfeksiyonlarını önlemiyor. Aksine daha sık görülmesine yol açıyor. Özellikle genital organların temizlenmesinde antiseptiklerin kullanılması önerilmiyor.<br/><br/>Kamuoyunda bilinenin aksine fazla hijyen idrar yolu enfeksiyonlarını önlemiyor. Tersine bilinçsizce kullanılan hijyenik maddeler ve antiseptikler genital organlarda mikrop florasını bozarak zararlı mikropların artışına, dolayısıyla enfeksiyon riskine yol açabiliyor. Bevliye Uzmanı Prof. Dr. Yalçın İlker konuyla ilgili olarak antiseptiklerin, vajinada mevcut olan mikrop florasını bozarak zararlı mikropların artışına, dolayısıyla enfeksiyon riskine yol açabileceğinin altını çiziyor ve ekliyor Tuvaletten daha sonra temizlik alışkanlığı da, idrar yolları enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli rol üstleniyor. Temizliğin önden arkaya doğru olması gerekiyor. Huysuz halde anal yoldaki mikroplar idrar yoluna taşınabiliyor.<br/><br/>İdrar yolları enfeksiyonları, erişkinlerde en sık antibiyotik kullanılan rahatsızlıkların başında geliyor. Genellikle sağlıklı kişilerde ortaya meydana çıkan bu rahatsızlık ayakta çare ediliyor. Fakat, tedavi dikkatsizlik edildiğinde hastalık ağır tablolara neden olabiliyor.<br/><br/>Prof. Dr. Yalçın İlker, Bu enfeksiyonların çare edilmemesi böbrek iltihabına, böbrek kaybına ve hatta ölüme dek gidebiliyor. Tüm idrar yolu enfeksiyonlarının %75 ine koli basili bakterisi neden oluyor. Kadınlarda erkeklere oranla 25 kat daha pozitif görülmesinin nedeni ise, idrar kesesinden sonraki idrar yolunun kadınlarda çok daha kısa olması. Erkeklerde de prostat bezi enfeksiyonları manâlı sıhhat sorunlarına yol açıyor ve çare süreci daha engebeli geçiyor. Çünkü prostat bezine yerleşen bakterilerin tamamen ortadan kaldırılması muhtemel olmuyor. diyor ve ekliyor Bakteriler, idrar olunca esas olarak idrar yaptığımız delikten içeri giriyorlar. Cisim direnci genellikle, bu esnada idrar yollarına ilerlemeye çalışan bakterileri öldürüyor. Lakin öldürülmediğinde veya çok sayıda bakteri girdiğinde enfeksiyona niçin oluyor. Kadınlarda görülmesinin en büyük nedeni ise cinsel ilişki esnasında giren bakteriler. Bundan korunmak için de, cinsel ilişkiden sonra idrara çıkmak gerekiyor. Çünkü ilişkiden sonradan idrar kesesini boşaltmak koruyucu tesir yapıyor.<br/><br/>İdrar Yollarında En Çok Görülen Enfeksiyonlar ve Belirtileri <br/><br/>En sık görülen idrar yolu enfeksiyonu, idrar kesesi kaynaklı oluyor. Sistit olarak adlandırılan bu enfeksiyonun ilk belirtisi de, çok sık idrara çıkmak oluyor. Sıklığı 1.5 saatte bir den, 15 dakikada bire kadar değişiyor. Bu duruma, idrar yaparken hissedilen yanma da eşlik ediyor. İdrarda kanama ve hafif alev de nadiren görülen belirtiler arasında yer alıyor.<br/><br/>Tanı ve Çare Yöntemleri<br/><br/>Prof. Dr. Yalçın İlker idrar yolu enfeksiyonlarında teşhis sıralama ve tedavi yöntemlerinin önemine dikkat çekiyor. İlker, Kişiyi hekime getiren bu şikayetlerin arkasından, fizik muayene yapılıyor. İdrar kesesinin olduğu bölgede alınganlık saptanıyor. İdrar tahlili ve idrar kültürü yaptırılıyor. Bu tahlillerde enfeksiyon bulguları ortaya çıkarsa, enfeksiyonun türüne göre antibiyotik belirlenerek tedaviye başlanıyor. Genelde 3-5 gün süren tedavi süreci, enfeksiyonun ortadan kaldırılması için tatmin edici oluyor. diyor.<br/><br/>Prof. Dr. Yalçın İlker, Sistit in gebelikte fazla rastlanan bir şart olduğunu, fakat hamilelikte her antibiyotik kullanılmadığı için kadınların mutlaka hekime başvurup, yerinde ilacı alması gerektiğini belirtiyor. İlker, Cinsel aktivitenin aniden arttığı durumlarda da Sistit sık görülüyor. böylece, özellikle balayına çıkan çiftlerde ortaya çıkan idrar yolu enfeksiyonları balayı sistiti olarak adlandırılıyor. diyor.<br/><br/>İdrar Yolu Enfeksiyonlarında Mikrobiyolojik Misal Almanın Önemi<br/><br/>Kadınlarda daha sık görülmekle beraber, erkek hastalarda da azımsanmayacak derece yaygın olan idrar yolu enfeksiyonları, dürüst antibiyotikle tedavi edilmeyen hastalarda ağır tablolara neden olabiliyor. Bu konuya uyarı çeken Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Hakko, bu denli sık görülen ve önemli sonuçlar yaratabilen enfeksiyonların tedavisinde kullanılacak olan antibiyotiklerin mikrobiyolojik veriler ışığında seçilmesinin gerekliliğini vurguluyor. Dr. Hakko konuyla ilgili olarak şu bilgileri veriyor: İdrar yolu enfeksiyonlarına genellikle barsakta yer alan bakteriler neden oluyor. İdrar yolu enfeksiyonuna en sık yol açan, toplumda koli basili olarak tanıdık Escherichia coli oluyor. Bu ve bunun sanki diğer bakteriler antibiyotiklerle karşılaştıkça dayanıklılık geliştiriyor ve antibiyotikleri etkisiz hale getiriyor. böylece tedaviye başlamadan önce (tek bir doz zeka antibiyotik almadan) hastadan mikrobiyolojik kültür alınarak, hangi antibiyotiklere karşı aklıselim olduğunun saptanması gerekiyor. Bu sayede doğru antibiyotikle etkin çare yapılması ve bakterinin direnç geliştirmesi önleniyor.<br/><br/>Uzun dönemli tedavi gerektiren prostat enfeksiyonları; ağır seyreden, damardan antibiyotik tedavisi gerektiren böbrek enfeksiyonları ve sık tekrarlayan enfeksiyonlarda Antibiyogram yapılmasının koşul olduğunu söyleyen Dr. Hakko, kültürde üremeyen mikoplazma, klamidya ve üreoplazma gibi bir takım bakterilerin tanısında kullanılan başka yöntemler de olduğunu belirtiyor. İdrar ve kan örneklerinde çalışılabilen bu testler, aracısız olarak bakterinin saptanması ve hedefe yönelik tedaviyle etkin tedavinin uygulanmasına muavin oluyor. Dr. Hakko, idrar kültüründe üreme olmaması, verilen antibiyotiğe cevap vermeme ve tekrarlayan enfeksiyonlarda da bu testlerin yapılmasının yardımcı olacağını vurguluyor.<br/><br/>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-89083297923318433772017-03-29T04:51:00.001+03:002017-03-29T04:51:32.981+03:00Baharda Estetik Operasyonlar Artıyor.<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2011/04/08/baharda-estetik-operasyonlar-artiyor.jpg'> </center><br><p/> Havaların ısınmasıyla birlikte kışlıklarımızı rafa kaldırmaya başladık. İnce kıyafetler içinde daha güzel bir vücuda sahip olmak isteyenler estetik merkezlerine koşuyor. Psikolojik açıdan başlangıçların mevsimi olan baharda kadınların en çok tercih ettiği estetik operasyonları, Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu anlattı.<br/><br/>İlkbahar döneminin hem tıbbi ayrıca de psikolojik beklentiler anlamında estetik işlemler için en yerinde mevsim olduğunu bildiren Prof. Dr. Kışlaoğlu, ilkbahar ve yaz dönemi için en etkin estetik uygulamaları şöyle sıraladı;<br/><br/>Burun: MİR (minimal invazif rinoplasti) tekniği ile burun estetiği, burnun boyutlarını küçültmek, büyültmek ucunu bitmiş şekillendirmek, burnun tümsekliğini azaltmak, üst dudak ile burun arasındaki fena açıyı düzeltmek (burnu kaldırmak), geniş burun kanatlarının daraltılması, burun deliklerinin küçültülmesi ve burun yaygınlığının giderilmesi nedeniyle uygulanır. Işlem 30 dakika değin sürer. Hasta 34 saat sonradan taburcu edilerek evine yollanır. Ayrıca bu teknikte ödem ve morluk yok denecek değin azdır.<br/><br/>Göz Çevresi: Üstteki göz kapağındaki doğal cilt kıvrımından girilir ve pozitif deri miktarı alınır. Gözü çevreleyen kasın bir kısmı da ince bir şerit halinde çıkarılır ve yağın gerektiği kadarı alınır. Daha Alçak göz kapağında ise yağ miktarı şekillendirilir. Bu işlem, gözlerde 78 yaş gençleşme sağlar. <br/><br/>Kaş Kaldırma: Kaşlar yerçekiminin de etkisi ile aşağıda dürüst düşerek, yüzümüze bitap ve ihtiyar bir dış görünüş verir. Kaldırma işlemi için saçlı deri içerisinde birkaç ufak delikten girilir. Alın kası ve alın derisi, üzerindeki kaşla birlikte kemikten kaldırılır. Yukarı içten yeni yerine asılır. Beraberinde göz kapağı estetiği de yapılabilir. Aynı gün eve dönülebilir. Kaş kaldırma işlemi aynı zamanda botox ile de yapılabilir. <br/><br/>Botox: Özellikle alın ve göz çevresi kırışıklıklarının giderilmesi için son zamanların en ideal ilacıdır. Uygulaması 2 dakika içerisinde yapılmaktadır. Etki mekanizması; mimik ve kırışıklığa neden olan kasların hareketlerini minimalize etmektir, süresi takriben altı aydır. Yüze anestezik bir krem sürüldükten daha sonra beş dakika içinde ince bir iğne baştan sona başvuru gerçekleşmektedir.<br/><br/>Gögüs Değeri Düşme: Göğüs küçültme ameliyatına, göğsün renkli kısmıyla cilt bileşkesi aralarında yapılan bir kesiyle başlanır. Meme başından aşağıya ikinci bir düşey kesi yapılır. Bu cerrahi kesiden girilerek meme dokusu şekillendirilir. Kalıcı dikişlerle göğüs dikleştirilir. Böylelikle yalnızca iki küçük izle, meme şekillendirilmiş olur. Genel duyu yitimi aşağıda 1 saatte ameliyat gerçekleştirilir. Kadının göğüs çapına kadar göğüs 23 gövde küçültülebilir.<br/><br/>Göğüs Büyütme: Göğüs altından 3 veya 4 cm. kesilerek, meme dokusunun arkasına ameliyat öncesi belirlenen implant konur. Eğer meme istenilen boyutlara geldi ise ameliyat tamamlanır. Çoğunlukla talep, göğüs ölçüsünün en ufak boydan 85 C`ye çıkarılması yönündedir. 12 saatte gerçekleştirilen operasyon sonrasında hasta aynı gün taburcu edilir oysa 23 gün dinlenmesi gerekir. <br/><br/>Basen: Bu alan için uygulanacak en iyi cerrahi çözüm liposuctiondır. Aynı ameliyatta kalça bölgesine yapılacak yağ emme girişimleriyle kalça hatları da belirginleştirilebilir. Yakınmaya neden olan çöküntüler de benzer cerrahi seansta emilen yağlarla doldurulup, böylelikle dairesel hatlara sahip kalçaya kavuşulabilir. Sarkmış kalçaların şekillendirilebilmesi için cilt ve yağ dokusu çıkartılabilir.<br/><br/>Liposuction: Vücudun farklı alanlara yönlendirilmiş bölgelerinden vakumla yağ emilip gereken bölgelere bu emilen yağdan enjeksiyonla ilave yapılarak, vücudun bitmiş şekillendirilmesi sağlanır. Vaktiyle 3 litreden fazla yağ almayı tehlikeli bulan plastik cerrahlar yeni buldukları yöntemle 10 litreye kadar yağ çekebiliyor ve vücudun adeta bir heykeltıraş gibi baştan şekillendirilmesini sağlıyor. Liposuction sonrası işinize birkaç gün içinde dönebilir, sıradan aktivitelere 12 hafta içinde her tarafta başlayabilirsiniz. <br/><br/>Karın Germe: Cerrahi kesi, sezaryen izinin olduğu yerdedir. Karın gerilir, iyice dümdüz olur. Her Tarafta benzer bölgede yağ oluşumu laf konusu değildir. Karın duvarı kasları gevşemişse, dikişle karın duvarı da gerilir. Aynı esnada karın duvarının yan bölümündeki kaslara güçlendirme dikişleri konularak, bel oyuntusu oluşturulur. Göbek deliği yeni yerine yerleştirilerek işlem sonlandırılır.<br/><br/>Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı<br/><br/>Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu<br/><br/><a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-66003384133228948432017-03-28T16:51:00.001+03:002017-03-28T16:51:18.749+03:00Erken Teshis Hayat Kurtarıyor.<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2011/04/08/erken-teshis-hayat-kurtariyor.jpg'> </center><br><p/> <b>KADINLAR 21 YAŞINDA BU TESTİ YAPTIRMALI: PAP SMEAR</b><br/><br/>Dünyada her sene takriben 500 bin bayan Human Pappiloma Virüsünun sorumlu tutulduğu rahim ağzı kanserine yakalanıyor ve bu kadınların yarısı hayatını kaybediyor. Ama yılda bir defa yaptırılması önerilen pap smear testi ile rahim ağzı kanserlerinin yüzde 90 ı erken dönemlerinde, hatta demin hücreli değişimlerinin olduğu süreçte yakalanabiliyor, bu sayede de tedavi olanağı doğuyor. Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, servikal smear testinin erken tanı için günümüzde en yaygın olarak kullanılan tarama yöntemi olduğuna dikkat çekerek, Rahim ağzı kanserinden korunmak için servikal smear testine cinsel ilişkiye başladıktan 3 sene sonradan veya 21 yaşında başlanması ve testin yılda bir kere tekrar edilmesi gerekiyor diyor.<br/><br/><b>İLERİ EVREYE DEK BELIRTI VERMEYEBİLİYOR!</b><br/><br/>Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, rahim ağzı kanserinin erken dönemlerinde böylece artı şikayet oluşturmadığını belirterek, bu nedenle çoğu kadın rahatsızlık en ince ayrıntısına kadar ilerleyip diğer organların çalışmasını engellemeye başlayıncaya değin hastalığından habersiz oluyor uyarısında bulunuyor. Çoğunlukla birincil şikayetler ilişki ardından oluşan lekelenme tarzındaki kanamalar oluyor. Rahatsızlık ilerledikçe en sık görülen yakınmanın ise derme çatma, aralıklı olarak sürekli vajinal kanama olduğunu bildiren Doç. Dr. Hüsnü Görgen, Kanama zaman zaman fazla olsa da çoğunlukla az miktarda lekelenme biçiminde ortaya çıkıyor. Cinsel birleşme sonrasında daha keskin ışık halkası gelebiliyor diyor. Hastalık ilerlediğinde ise bacakta sızı ve şişme, idrarda kan görülmesi, pis kokulu aralıksız bir vajinal akış gibi belirtilerin ortaya çıkabileceğini söyleyen Doç. Dr. Hüsnü Görgen, bu şikayetlerin genellikle kanser hücrelerinin geniş bir alana yayılmış olduğuna göze çarpan ettiğini vurguluyor. <br/><br/><b>BİRKAÇ DAKİKALIK IŞLEM YAŞAM KURTARIYOR!</b><br/><br/>Genital bölgeyi tutan 40 kadar Human Paplilloma Virüsü kansere yol açmadaki rollerine göre yüksek tehlike ve düşük tehlikeli olarak adlandırılıyor. Herif 16 ve 18 en sık saptanan yüksek tehlikeli HPV leri oluşturuyor. Yüksek riskli HPV ile oluşan hücresel şartların değişmesi 8-10 yıl içerisinde kansere dönüşebiliyor. böylece yılda bir kez yapılan pap smear testi ile gözenekli olan değişimler kansere dönüşmeden önce saptama ediliyor. Bu Nedenle hastalığın hastaya herhangi bir zarar vermeden minik müdahaleler ile çare edilebildiğine uyarı çeken Doç. Dr. Hüsnü Görgen, Bu deneme ile demin açılış aşamasındaki kanser tanınıyor ve başarıyla çare ediliyor. Hasta 30 yaş ve üzerindeyse servikal smear ile birlikte HPV-DNA testi yaptırılması tavsiye ediliyor. Çünkü HPV DNA testi ile rahim ağzından alınan örnekte yüksek tehlikeli HPV olup olmadığı saptanarak hastanın takip ve tedavisi buna göre düzenleniyor. Her iki testin negatif çıktığı durumlarda 3 sene ara ile taramanın tekrarı öneriliyor. Hasta 30 yaşın aşağı ise HPV enfeksiyonunun sık görülmesi ve bu enfeksiyonların çoğunun kendiliğinden kaybolması nedeniyle HPV DNA testine lüzum duyulmuyor.<br/><br/><b>HPV NASIL BULAŞIYOR?</b><br/><br/>Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, HPV nin bulaşma yollarını şöyle sıralıyor:<br/><br/> HPV cinsel temasla bulaşan bir virüs. Kadında HPV enfeksiyonunun görülmesinde partner sayısı, cinsel ilişkiye başlama yaşı ve partnerinin cinsel yaşamı etkin oluyor. Erkeğin cinsel yaşantısı, özellikle hayat kadınları ile olan ilişkileri riski attırıyor. <br/><br/> Cinsel ilişkiye girmemiş kadınlarda HPV rastlanılması, virüsün cinsel yol haricen da bulaşabildiğini gösteriyor. Örneğin bu virüsün taşınmasında eller bulaştırıcı rol oynayabiliyor. <br/><br/><b>HPV AŞISI UZUN SÜRELİ KORUMA SAĞLIYOR</b><br/><br/>Rahim ağzı kanserinden korunmada HPV aşısı da manâlı bir rol oynuyor. HPV aşısının amacı rahim ağzından, ikinci amacı ise genital siğillerden gözetmek. Aşılar, rahim ağzı kanserli vakaların yüzde 71 inden sorumlu olan HPV -16 ve HPV 18 almak üzere 2 tip yüksek tehlikeli HPV tipine karşısında uzun süreli koruma sağlayabiliyor. Aşının 9-26 yaş aralarında 3 kez yapılması öneriliyor. Ama aşı yapılsa da tüm kadınların rutin smear testini yaptırmaya devam etmeleri gerekiyor. Genital siğillerden korunmak için HPV aşısı 9-26 yaş arası erkeklere de yapılması öneriliyor.<br/><br/><b>ERKEN DÖNEMDE KOLAY BİR IŞLEM TATMIN EDICI GELİYOR!</b> <br/><br/>Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, rahim ağzı kanserinin hastalığın evresine bağlı olarak değiştiğini belirterek şunları söylüyor. <br/><br/> Kanser dokusu rahim ağzında milimetrik ölçüler içinde sınırlı ise ve bayan çocuk sahibi almak istiyorsa sorunlu bölgeyi serviks konizasyon denilen bir işlemle koni biçiminde çıkartmak tatmin edici oluyor. <br/><br/> Kanser yayılımı çevre dokularını da içine almışsa, bu dokuları da kapsayacak şekilde geniş bir cerrahi işlem uygulanıyor. Bu işlemde rahim ve daha alçak karın bölgesindeki lenf bezleri çıkartılıyor. <br/><br/> Rahim ağzı kanseri, zamanla ilerleyerek komşu doku ve organlara yayılmışsa, bu durumda çevre dokuları da içersine alacak şekilde geniş bir cerrahi operasyon uygulanıyor. Bu işlemde rahim ve lenf bezleri çıkartılıyor. Oysa çok yayılmış ve cerrahi olarak tamamını çıkarılması muhtemel olmayan hastalarda radyasyon (ışın) tedavisi uygulanıyor. <br/><br/> Radyasyon (ışın) tedavisi ilerlemiş rahim ağzı kanserinde oldukça etkin bir işlem. Işın tedavisi cerrahi operasyon uygulanmış hastalarda asistan tedavi ya da cerrahi uygulanamayacak kadar yayılmış hastalarda tedavi olarak kullanılıyor.<br/><br/>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-29224089869157300092017-03-25T16:50:00.001+03:002017-03-25T16:50:02.757+03:0030 Yaş Sonrası Kırışıklıklara Dikkat!<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2011/05/05/30-yas-sonrasi-kirisikliklara-dikkat.jpg'> </center><br><p/> <b>Yıllar geçtikçe yaşımızın katlanmasıyla beraber cildimiz de eski gerginliğini kaybediyor ve engellenemeyen buruşukluk gerçeğini yüzümüze vuruyor. Geçen seneleri başa sarma imkânımız yok lakin zamana yenik düşen cildimizi genç tutmak elimizde Estetik ve Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, 30 yaşından daha sonra yapılacak bir takım estetik işlemlerin yaşlanmayı büyük ölçüde geciktireceğini belirtiyor. </b><br/><br/>Prof. Erol Kışlaoğlu yaşlanmayı geciktiren koruyucu estetik uygulamaların biçimsizleşme oluştuktan daha sonra yapılan müdahalelere tarafından çok daha ayrıcalıklı olduğunu söyledi ve biçimsizleşme oluşmadan önce alınan önlemlerin, biçimsizleşme sonrası estetikten daha doğru olduğunu ifade etti. <br/><br/><b>Botoks Mimikleri Terbiye Eder</b><br/><br/>Bir koruyucu hekimlik hizmeti olan aşının estetik cerrahide de benzerleri olduğunu vurgulayan Kışlaoğlu; Bunlardan biri Botokstur. Özellikle kötü kullanılan mimikler deformasyon nedenlerinden biri. Botoks mimikleri edep eder, yüzdeki çizgilerin oluşumunu engeller. Çok mimik kullanan kişiler koruyucu estetik önlemi olarak Botoks yaptırılabilir şeklinde konuştu.<br/><br/>30 yaşından sonra hücreler aralarında bulunan jelin azalmaya başladığını ve 40`lı yaşlarda etkisini adamakıllı kaybettiğini vurgulayan Kışlaoğlu Yüzümüzün yaşlanmasının nedenlerinden biri hücreler arası maddenin ve yağ dokusunun erimesi ve yer değiştirmesidir. böylece 30 yaşından sonradan jelin azaldığı yerlere dolgu takviyesi yapılırsa bu bastırma büyük ölçüde engellenir dedi. <br/><br/><b>Cilt Lekelerine Erken Müdahale Önemli</b><br/><br/>Prof. Kışlaoğlu, 30 yaşından sonradan ciltte damarlanma ve lekeler oluştuğuna ve bu lekelerin zamanla koyulaştığına uyarı çekerek, lazer ile cilt gençleştirme uygulamasının yaptırılmasının yardımcı olacağını söyledi. Kışlaoğlu, sızısız, ciltte tahriş ve kızarıklık bırakmayan, tedavi sonrası toparlanma süreci gerektirmeyen ve öğle tatilinde bile uygulanabilen bir usul olan lazer ile ciltteki hücrelerin daha düzgün, sıkı ve genç görünen bir yüzey oluşturduğunu belirtti. Kışlaoğlu sözlerine Göz kenarındaki kaz ayakları, alındaki çizgiler, yüzdeki kırışıklıklar ve hafif sarkmalar Nd - Yag lazer ile tedavi edilirken cildin yapısına ve kırışıklıkların derinliğine kadar 2 hafta arayla 7 seans başvuru yapılmalıdır şeklinde devam etti. <br/><br/><b>Yanakları Unutmayın!</b><br/><br/>Son zamanlarda fazla popüler bir uygulama olan askılar da özellikle yanağı sarkmaya yatkın olan kişilerde destek amaçlı koruyucu estetik tedavisi olarak uygulanıyor. Prof. Dr. Kışlaoğlu, bu yöntemi özetle şöyle anlattı: Endoskopik orta yüz tedavisinde ince kanüllerle saçlı deriden kısa kesiler girilip alın, kaşlar ve orta yüz bölgesi tamamen serbestleştirilerek dokular istenilen pozisyona alınır. Bu yöntemin en büyük avantajı aşağıya doğru olan yaşlanma sürecinde yüzün yukarıya asılarak kesin çözüme yaklaşılmasıdır<br/><br/> <br/><br/><b>Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu<br/><br/>Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı</b>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-81745219828660528822017-03-24T16:49:00.001+03:002017-03-24T16:49:34.455+03:00Üreme Sağlığı Hakkında...<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2011/06/07/ureme-sagligi-hakkinda.JPG'> </center><br><p/> Üreme Sağlığı Hakkında Içten Sanılan 10 Yanlış <br/><br/><b>Kanser hastaları çocuk sahibi olamazlar, anne olmamış kadınlara spiral takılmaz Üreme sağlığı hakkında toplumda içten bilinen hatalı bilgiler anne baba adaylarının boşu boşuna üzüntü etmelerine, hatta çare için hekime başvurmada gecikmelerine bile yol açabiliyor! Sahi nedir bu hurafelerin doğruları?</b><br/><br/>Doğum kontrol hapları kısırlığa yol açar, kanser hastaları çocuk sahibi olamazlar, istenilen her yaşta anne olunabilir Toplumda üreme sağlığı hakkında sabit olan yanlış bilgiler bir yanlamasına anne baba adaylarının gereksizce kaygıya kapılmalarına veya suçlanmalarına, diğer yanlamasına da nasıl olsa çocuk sahibi olamayacağım düşüncesiyle çare için hekime başvurmakta gecikmeleri gibi ciddi sorunlara neden olabiliyor! Peki ya bu hurafelerin açık konuşmak gerekirse nedir? Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Tansu Küçük, üreme sağlığı hakkında toplumda yerleşmiş olan yanlış bilgilerin içtenlarını anlattı!<br/><br/><b>1. YANLIŞ: Doğacak bebeğin cinsiyetini anne belirliyor.</b><br/><br/><b>DOĞRUSU:</b> Kadının genetik yapısı 46XX şeklindedir ve tüm hücrelerinde x kromozomu vardır. Erkeklerin kalıtımsal yapısı ise 46xydir. Dolayısıyla bir takım sperm hücrelerinde x bazılarında ise y kromozomu vardır. Y kromozomu içeren bir sperm yumurtayı döllerse erkek bebek, x kromozomu taşıyan bir sperm yumurtayı döllerse kız bebek oluyor. Dolayısıyla doğacak bebeğin cinsiyetini kadın yok, erkek belirliyor. Tüp bebek ile seçilip yumurtaya enjekte edilen spermin kalıtımsal yapısına ise bakılamıyor. Oysa oluşan embriyonun kalıtımsal yapısı incelenerek kız veya erkek olduğu belirlenebiliyor. Cinsiyet seçimi ülkemizde yalnızca tıbbi sebeplerle yapılabiliyor. <br/><br/><b>2. YANLIŞ: Kanser hastaları çocuk sahibi olamazlar.</b><br/><br/><b>DOĞRUSU:</b> Kanser tedavisi; cerrahi, kemoterapi ya da radyoterapi biçiminde uygulanıyor. Bu tedaviler, sperm ve yumurta gibi üreme hücrelerini üreten testis ve yumurtalığa zarar verebiliyor. bu nedenle çare öncesinde hastadan doku ya da hücreler alınıp -196°C de dondurularak ileride kullanılmak üzere saklanabiliyor. Bu icat çocuk yaştaki kanser hastalarına da umut oluyor. Kanser olan hastanın evli olduğu durumlarda tüp bebek teknolojisiyle embriyo olmak ve bunu benzer şartlarda dondurarak saklamak çok daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlıyor. İyileşme tamamlandığında embriyo annenin rahmine aktarma edilerek gebelik elde ediliyor.<br/><br/><b>3. YANLIŞ: Cinsel ilişkide bulunmamak ya da gebe kalmamak yumurtaları koruyor.</b> <br/><br/><b>AÇIK KONUŞMAK GEREKIRSE:</b> Kız çocukları yumurtalıklarında bir milyon civarında rezerv, yani biyoloji ile ilgili çeyiz ile doğuyor. Ergenlik ile birlikte adet kanamaları ve yumurtlamaları başladığında her ay bir yumurta üretilirken, adeta bin tanesi ise ölüyor. Ve bir gün bu biyoloji ile ilgili çeyiz tükeniyor. Sanılanın aksine cinsel yaşam, gebelik sayısı veya doğum yoklama hapı kullanımı bu seyri değiştiremiyor. <br/><br/><b>4. YANLIŞ: Kalıtımsal hastalığı olanlar dinç bebek sahibi olamazlar.</b><br/><br/><b>AÇIKÇASI: </b>Kalıtımsal hastalıklardan bazıları, keza anneden keza de babadan gelen hastalıklı gen olmasını gerektirirken, bazıları ise tek bir hastalıklı gen ile ortaya çıkabiliyor. Böyle durumlarda tüp bebek işlemi uygulanıyor ve embriyolar laboratuar ortamında elde ediliyor. Kalıtımsal bölümde incelenen embriyoların hangisinin sağlam, hangisinin hasta ve hangisinin taşıyıcı olduğu Preimplantasyon Genetik Tanı yöntemiyle saptama edilerek uygun embriyolar rahme transfer ediliyor. Aynı yöntem tamamen tehlike grubunda olan 35 yaşından büyük kadınlar da Down sendromu olmayan dinç bebekler doğurabiliyor. Preimplantasyon Kalıtımsal Tanı ile ailedeki hastalıklı bireye doku ve organ bağışı yapabilecek şekilde kalıtımsal uyumu olan bebek de elde edilebiliyor. <br/><br/><b>5. YANLIS: Sperm sayımında hiç sperm bulunmayan erkekler baba olamazlar.</b> <br/><br/><b>AÇIKÇASI:</b> Azospermi adı bahşedilen bu durum 2 esas nedenle oluşuyor: Birincisi, üretilen spermin çıkış yollarının tıkalı olması. Bu durumda testislerden biyopsi ile sperm edinmek yüzde 100 oranında başarı sağlıyor. Elde edilen sperm ya eşinin yumurtasına enjekte edilerek embriyo oluşturuluyor veya dondurularak saklanabiliyor. İkincisi ise çok eksik sperm üretildiği için sperm bulunamayan erkekler. Bu şart bazı genetik rahatsızlık veya enfeksiyon nedenliyle oluşuyor. Bu sorunu yaşayan erkeklerde bile Mikro Tese yöntemiyle mikroskop aşağıda biyopsi yapılarak sperm bulunabiliyor.<br/><br/><b>6. YANLIŞ: Birincil tüp bebek denemesi başarılı olmaz.</b><br/><br/><b>DOĞRUSU:</b> Ülkemizde Mart 2010 tarihindeki bir yönetmelikle ana rahmine aktarma edilen embriyo sayısına düzenleme ve sınırlama getirildi. Bu düzenlemeye kadar; 35 yaşından daha genç kadınlarda 1. denemede ve 2. denemede 1 embriyo, öteki tüm durumlarda ise 2 embriyo verilebiliyor. Çoğul hamilelikleri azaltmaya karşın bu uygulamanın tüp bebekteki gebelik şansını da bir tedarik azaltması beklenebilir. Ama transfer edilecek embriyonun çok itinalı seçimi, metabolomics yöntemi uygulaması ya da 5. gün cenin (blastokist) transferi gibi yöntemlerle hamilelik oranı eski düzeylerde tutulmaya çalışılıyor. Zaten tüp bebek ekibinin en büyük ricası de daha birincil denemede tekil bir gebelik elde etmek.<br/><br/><b>7. YANLIŞ: Doğum kontrol hapları kısırlığa yol açıyor.</b><br/><br/>DOĞRUSU: Eski doğum teftiş hapları içinde yer alan progestinler ödem ve kilo artışına yol açıyordu. Fakat günümüzün modern hapları bu stil bağlı etkiler oluşturmuyor. Çağdaş doğum denetim hapları çok düşük doz kadınlık hormonu östrojen ve nitelikli progestin, yani yumurtlama hormonu içeriyor. Kullanılmaya başlandığında yumurtalıklar dinlenmeye çekiliyor ve yumurtlamayla birlikte yumurtalıkların yaptığı bütün hormon salgılaması duruyor. Kaynağı kadının kendi yumurtalıkları olan erkeklik hormonu androjen de salgılanmıyor; bunun sonucu olarak tüylenme ve sivilceler azaldığı gibi, adet düzensizliği sorunu da kayboluyor. Doğum teftiş haplarının kısırlık yapmaları da olası değil. Çünkü etkileri zaten yalnızca 1 gün sürdüğü için her gün alınmaları gerekiyor; bırakılınca da etkileri anında kayboluyor. <br/><br/><b>8. YANLIŞ: Ilk hamileliğini kürtajla aldıran kadınlar yeniden hamile kalamazlar.</b><br/><br/><b>DOĞRUSU:</b> Gerektiği derinlikte, rahim içine hasar vermeden yapılan, içeride parça kalmayan ve enfeksiyon için önlemleri alınmış kürtajlar sonraki hamileliği zarar vermezler. Ancak, yine de andırmak gerekir fakat kürtaj bir aile planlama yöntemi değildir. Kürtaj bebeğin olağandışı olduğu durumlarda, hamileliğin anne hayatını tehdit ettiği durumlarda ve tecavüz gibi istenmeyen hamilelik durumlarında uygulanması gereken bir yöntem. Hamilelikten korunmak için modern yöntemleri tercih etmeniz gerekiyor. <br/><br/><b>9.YANLIŞ: Hamileliği önlediği için doğum yapmamış kadına spiral takılmaz.</b><br/><br/><b>DOĞRUSU:</b> Spiral enfeksiyon yapmıyor fakat enfeksiyon varmış gibi bir reaksiyon doğuruyor. Bu reaksiyon sebebiyle salgılanan maddeler de rahim içini hamileliğe uyumsuz ayla getiriyor. Bu etki spiral durdukça devam ediyor, çıkarılınca düzeliyor. Ayrıca, bir takım spirallerdeki bakır sperm öldürücü etki yapıyor. Hormonlu spiraller bununla beraber rahim ağzı salgı yapısını ve rahim içini değiştirerek hamileliği önlüyor. Damar ya da karaciğer hastalığı gibi dağıtılmış nedenlerle öteki yöntemleri kullanamayan doğum yapmamış kadınlara da spiral takılabiliyor. Fakat, her 6 ayda bir teftiş edilmesi gerekiyor.<br/><br/><b>10. YANLIŞ: İstediğim her yaşta çocuk doğurabilirim.</b><br/><br/>Türkiyede sıradan menopoz yaşı 48 yıldır. Ancak menopozdan 10 yıl öncesinden başlayarak keza doğal, ayrıca de tüp bebek aracılığıyla gebe kalmak zorlaşmaya başlıyor. O Kadar ancak 20 yaşındaki bir kadının bir aylık cinsel birliktelik sonrası hamile kalma şansı yüzde 25 iken bu kısmet 40 yaşında yüzde 5e dek düşüyor. Dolayısıyla çocuk da yaparım kariyer de sıralamasında çocuğun biyolojik olarak öncelikli olması gerekiyor. Çünkü bir takım kadınlarda çoğalan erken menopoz bu planları daha da daha aşağı üst edebiliyor. Keza yumurtalıkta çikolata kisti ve sık ameliyat geçiren kadınlar ise bu konuda daha da tedbirli olmalılar. <br/><br/><a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-31766841534505564802017-03-23T04:48:00.001+03:002017-03-23T04:48:56.364+03:00Bebek Sahibi Olmak için Öneriler<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2011/07/06/bebek-sahibi-olmak-icin-oneriler.jpg'> </center><br><p/> <br/><br/>Bebek sahibi olamamak ailelerin çağımızdaki en önemli sorunlarından biridir. Bunun için üreme sağlığında ciddi bir sorun olması da koşul yok. Hatalı bir yaşam biçimi, yanlış beslenme ve stresli bir yaşam da hormonları "altüst" ettiğinden anne ve baba olma şansı zorlaşabiliyor.Eğer bebek sahibi olmak istiyorsanız hayatınızda bir çok noktaya dikkat etmeniz gerekiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Burcu Arslan bebek sahibi elde etmek isteyenlere önerilerde bulunuyor.<br/><br/><b>Doktor Kontrolleri Önemli</b><br/><br/>Doğurganlık çağındaki her bayan 6 ayda bir mutlaka jinekolojik kontrollerini yaptırmalıdır.Doğurganlığı azaltan (polikistik over sendromu,diyabet,çikolata kisti gibi) bütün sağlık durumu sorunlarınızı denetim ettirmelisiniz.Çünkü çocuk sahibi olmakta zorluk çeken kadınlarda en sık karşılaştığımız ve bizi zorlayan problemler yumurtalık ve rahimden geçirilmiş operasyonlardır.Ama erken teşhis bu olasılıkları azaltıyor.<br/><br/><b>Bebek Dostu Diyet</b><br/><br/>Uzmanlarca yapılan incelemeler sonucunda gıda ile doğurganlık aralarında çarpıcı bağlantıların olduğu anlaşılmıştır.Bebek dostu bir diyetin dört temel kuralı şunlardır;<br/><br/>1-Işlenmiş yiyecekler (beyaz ekmek ve pirinç gibi) yerine daha yavaş sindirilen karbonhidratlar (sebze ve bütün tahıllar gibi) seçmelisiniz.<br/><br/>2-Trans (hidrojene)yağlardan uzakta durmalısınız.<br/><br/>3-Dolu yağlar yerine doymamış yağları seçim etmelisiniz.<br/><br/>4-Proteini hayvansal ürünler yerine başlıca nebati besinlerden almalısınız.<br/><br/>Bu stil glisemik indeksi düşük besinlerden oluşan bir diyetin kan şekerini dengede tutarak ayrıca diyabeti önlediğini hem de kalp damar sağlığını güçlendirdiği uzun zamandır biliniyor.Bununla beraber doğurganlık üstünde de etkisi büyüktür.Basit karbonhidratlar gibi kan şekerini bir anda yükselten yiyecekler yediğinizde,bedeniniz daha pozitif insülin üretir ve bu vücudunuzda daha pozitif testosteronun dolaşıma girmesi demektir.Zamanla yumurtlama fonksiyonları da bundan etkilenmeye başlar.Farklı tipte yağ ve proteinler,kandaki glikoz ve insülin değerini etkiler.Bu yüzden bir lahza önce bol bol meyve ve sebze yeme alışkanlığı kazanma da menfaat var.Ayrıca sepeti kırmızı et yerine mümkün olduğunca balık,fındık,yumurta ve fasulye ile doldurmalısınız.<br/><br/><b>Sağlıklı Kiloda Kal</b><br/><br/>Konu hamile kalmak olduğunda beden kitle endeksiniz 20 ile 24 aralarında olmalıdır. Araştırmacılarca,kısırlık vakalarının yüzde 12sinin kilo probleminden kaynaklandığı varsayım ediliyor;fazla kilolu olan ve normalden çelimsiz olan kadınlar bu açıdan eşdeğer durumdadır.Fazla şişman olursan regl düzensizliği ve yumurtlama bozukluğu yaşayabilirsiniz.(Ancak kilonun beş ya da 10unu vermek,bu sorunların düzelmesine muavin olabilir) Normalden düşük kiloda olduğun takdirde ise hiç yumurtlamayabilirsin çünkü yumurtalıklarının çalışmasını karşılayan vücudundaki yağdır.<br/><br/><b>Stresi Azalt</b><br/><br/>Çocuk sahibi elde etmek isteyen bir çiftin duymak istemediği bir şey varsa,o da Zorlamayın,biraz rahatlayıncümlesidir.Fakat gerginlik,bedenine yumurtlama işaretini veren beyin sinyallerini karıştırarak yumurtlamayı engelleyebiliyor.Eğer stresinizi azaltabilirseniz,kendinizi gizli hissettiğiniz aylarda daha rahat bebek sahibi olabilirsiniz.<br/><br/><b>Doğum Kontrolü Önemli</b><br/><br/>Doğrusu doğurganlığı korumanın yolu iyi bir doğum kontrolünden de geçiyor. Ön Çalışmasız yakalanılan gebeliklerin kürtajı ileride telafisi olmayan güçlüklere neden olabiliyor. Prezervatif ya da diyafram gibi bariyer metotları basittir;gebe kalmaya hazırlanmış olduğunuzda sadece bunları kullanmayı bırakmanız yeter. Eğer spiral kullanıyorsan çıkarıldığı anda doğurganlığınız normale döner. Doğum denetim hapı içinde benzer şey geçerli.Hapı bıraktıktan sonradan derme çatma regl döngüsü yaşayabilirsin lakin son paketi bitirdikten daha sonra iki hafta içinde yumurtlama başlar.Bir de doğum kontrol hapları kullanan bazı kadınlar bunların ileride kısırlık yapacağını düşünüyorlar. Gerçekte tam aksine bu haplar yumurtalık kistlerini azaltarak yardımcı bile olurlar. Kist oluşumunun azalması demek yumurtalık operasyonlarının da azalması demektir.<br/><br/><a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-78274344621891532882017-03-21T16:48:00.001+03:002017-03-21T16:48:16.566+03:00Evlilik Öncesi Cinsel Eğitim Zorunlu Olmalı<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2014/10/27/evlilik-oncesi-cinsel-egitim-zorunlu-olmali_1.jpg'> </center><br><p>Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği'nin (CiSED) organize ettiği "Zamanın Ruhu ve Eros" sempozyumu yapıldı.</p> <p>Sempozyumda cinselliğin az konuşulması ve tabu olarak görülmesinin, birçok hatalı bilgiye ve inanışa zemin hazırladığını söyleyen CİSED Genel Sekreteri Kemal Özcan, "Evlendiklerinde karşılarına meydana çıkan sorunlarla nasıl baş edeceklerini bilemeyen bireyler, çözüm bulamadıkları için evliliklerini sonlandırmaya kadar giden sonuçlar yaşıyor. <p/></p><p>Evlilikten önce cinsel eğitim zorunlu olmalı, kişiler ne gibi sorunlarla karşı karşıya olduklarını önceden bilebilsin" ifadelerini kullandı.<p/></p>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-31822661247889864912017-03-21T04:48:00.001+03:002017-03-21T04:48:03.702+03:00Mutluluğun Sırrı Sağlıklı Cinsel Yaşamda<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2014/11/07/mutlulugun-sirri-saglikli-cinsel-yasamda.jpg'> </center><br><p>Cinsel Terapist Şeniz Doğan, sağlıklı bir birlikteliğin en büyük göstergesinin doyumlu, etkin bir cinsel yaşam olduğunu söyledi</p> <p>Cinsel hayatın sadece psikolojik ve hissi afiyet için yok hem maddesel sıhhat için de çok elzem olduğunu anlatan Doğan, şöyle konuştu: 'Cinsel yönden faal çiftler keza fiziksel olarak ayrıca ruhen hem hissi hem de zihinsel olarak daha dengelidir. Çünkü cinsel aktivite beynimizin benzer anda endorfin, adrenalin, seratonin ve dopamin salgılamasını sağlar ve böylece bedenimizin üzerindeki tüm stres ve gerginlik ortadan kalkar. <p/></p><p>Tekrar aynı hormonlar bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirdiği için tek eşli faal cinsel hayatı olan insanların daha az hastalığa yakalandığı, hastalığa yakalanma laf konusu olursa daha ivedi iyileştikleri kanıtlanmıştır.'<p/></p><p>Şeniz Doğan, düzenli ve etkin bir cinsel hayatın, beyindeki neron baglantılarını artırdığı, cinsel olarak aktif insanların daha akıllı, daha pratik olduğu ve unutma bunama gibi belirtileri daha az gösterdikleri, hayatı daha manalı buldukları, daha huzurlu, düzenli olduklarının saptama edildiğini dile getirdi. Cinselliğin insanın doğasında var olan kavgacı dürtünün regüle edilmesi ve kavgacı dürtünün sevgi, rahatlamasını sağladığını anlatan Şeniz Doğan, şunları kaydetti: "Bilhassa bu data, cinsel alanla ilgili yasaklanmış üreten ülkelerde niçin kuvvet eğilimlerinin artı olduğunu açıklıyor olabilir.<p/></p><p>Ayrıca, ne tesadüftür ancak yine aynı ülkelerde kadınlara karşısında baskı, hiddet ve zorlama aynı oranda pozitif ve kadının sosyal yaşam içerisinde olması o derece yasaktır. Cinsel dürtü bizim yaradılışımızın en karşı konulamaz engellenemez ve güçlü dürtüsüdür. Sosyalleşme ile reel benliğinden uzaklaşan ve dış dünya ile armoni sebebi ile gerçek duygulanım doğasını yitiren çağdaş insanın, kendi benliği ile bitmiş temasa geçebileceği en otantik ve bozulmamış yoldur.<p/></p><p>Çünkü zihni devre dışı bırakan tüm ihtiyaç ve dürtülerimizin, duygulanımlarımızın beden vasıtası ile ifade edilerek sistemimizden çıkmasını sağlar. Yani çocuklar gibi en masum ve dürtüsel olduğumuz elimizde kalan en son pratiktir.<p/></p><p>Bu sebeple ilişkilerimizin masumiyetini ve samimiyetini, manipüle edilmemiş faal bir cinsel hayat değin hiçbir diğer şey sağlayamaz. Eğer cinsel yaşamınızda yolunda gitmeyen şeyler varsa bilirkişi yardımı almanızda avantaj var.'<p/></p>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-47378805848687001652017-03-20T16:47:00.001+03:002017-03-20T16:47:56.551+03:00Cinsel Sorunlarınıza Kakule<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2015/03/05/cinsel-sorunlariniza-kakule.jpg'> </center><br><p>Yapılan araştırmalar sonucunda cinsel gücü arttırıcı etkisi yer alan kakule bitkisi zencefil ailesine ait bir bitkidir.</p> <p>Bilhassa erkeklerin yaşadığı cinsel problemleri hormanlara yaptığı doğal etkin ile çözen Kakule bitkisi hakkında detaylı bilgiyi sağlık durumu haberimizde bulabilirsiniz.<p/></p><p>Zencefil ailesine ait olan KAKULE bitkisi, yapılan araştırmalar sonunda cinsel gücü artırıcı etkisini etkisinin olduğu söylendi. Özellikle erkeklerin yaşadığı cinsel problemleri hormonlara yaptığı doğal etkili ile çözen Kakule son zamanların da popüler bitkisi haline gelmeye aday olarak gösteriliyor.<p/></p><p>Kakule zencefil ailesinden gelen bir bitki adı, yapraklı ve çok takvim bir bitki olan Kakule bitkisinin erkeklik hormonlarını ve cinsel gücü artırdığı uzmanlar göre kabul edilmiş durumda. Dr. Ömer Coşkun, kakule bitkisinin erkeklik hormonlarını ve cinsel performansı artırdığını belirterek “İçerisindeki afrodizyak maddeler hem sizin performansınızı ayrıca de eşinizin isteğini yerine getirecektir” dedi. Her erkeğin arayıp ama sonuç bulamadığı performansın kakule bitkisi ile elde edilebileceğini söyleyen Dr. Coşkun, "Kakule erkeklik hormonlarına, performans artışına ve cinsel gücüne güç katan en hoş besinlerden birisidir. Erkekler cinsel hayatı için kakuleyi hayatının bir köşesine koysunlar. İster kakuleyi bir tatlı kaşığı değin çorbaya katabilir, ister de günde 2 defa Sabah akşam aç karnına içeceğiniz kakule çayı ile cinsel performansınızı arttırarak amacınıza ulaşabilirsiniz. Ama derhal tesir etmeyebilir, minimum 1 ay kesintisiz devam edilmelidir. Performans düşüklüğü her erkeğin korkusu olsa da kakule sizi rahatlatmaya muavin olabilir. İçerisinde ancak afrodizyak maddeler ayrıca sizin performansınızı keza de eşinizin isteğini yavaşça yerine getirecektir” diye konuştu.<p/></p><p><b>Kakulenin Faydaları<p/></b></p><p><b>İştahsızlık:</b> Yemeklerle birlikte kullanıldığında iştah açar. bununla birlikte sindirim sistemini çalıştırır ve pozitif mide asidi üretilmesini önler. Gazı alır ve hazımsızlığa iyi gelir. Hayvanlar üstüne yapılan araştırmalarda kakulenin safra üretimini arttırarak sindirim esnasında oluşan sıvıların vücuttan atılmasına yardımcı olduğu sonucu elde edilmiştir.<p/></p><p><b>Bakteriler:</b> Kakule bakteri, virüs ve öteki patojenlerin oluşumu baskılar ve hastalıklara aleyhinde vücudu güçlendirir. Ayrıca bakteriler sebebiyle oluşan ağız kokusunu alır.<p/></p><p><b>Cerahat:</b> Cerahat nedeniyle görülen boğaz ağrısı, ağız içinde oluşan iltihaplı yaralar, kas iltihaplanması gibi rahatsızlıklara iyi geldiği bilinmektedir. Hindistan’da eklem ağrıları için en fazla kullanılan ot gibi yaşama arasında yer alır. <p/></p><p><b>Antioksidan:</b> Antioksidanlar bakımından varlıklı olan bitki toksinlerin vücuttan daha kısa sürede atılmasını sağlar ve karaciğerin yükünü hafifletir. Bu özelliği ile böbrek, mesane ve idrar yolu rahatsızlıklarında kullanılır. <p/></p><p><b>Kasılmalar:</b> Kas kasılmalarını hafifletir ve hıçkırığa karşısında kullanılır. Sabah bulantılarını hafiflettiği ve kusmaya iyi geldiği söylenmektedir.<p/></p><p><b>Antidepresan:</b> Kakulenin depresyona iyi geldiği yönünde herhangi bir bilimsel alıştırma bulunmamasına rağmen farklı alanlara yönlendirilmiş toplumlarda orta ve hafif dereceli buhran tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.<p/></p>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-58942698572070563352017-03-18T04:47:00.001+03:002017-03-18T04:47:04.332+03:00Embriyo Nakli (Embriyo Donasyonu)<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2015/07/27/embriyo-nakli-embriyo-donasyonu.jpg'> </center><br><p>Embriyo donasyonu nedir?</p> <p>Ayrıca kadında keza erkekte sperm ve yumurta ile alakalı farklı alanlara yönlendirilmiş eksikliklerin olması durumlarda uygulanan bir çeşit tedavi yöntemidir.<p/></p><p>Yumurta ve sperm başka kişi ya da bankalardan alınarak döllenmesi sağlanır. Bu işlemin gerisinde geliştirilmesi sağlanarak anne adayına nakil edilmesi sağlanır. Bu operasyon için yeniden yumurta nakli ve sperm naklinde olduğu gibi, kişilerin kendi maddesel ve ırksa özelliklerine uygun olacak bağışçıların seçilmesi sağlanır.<p/></p><p>Cenin nakli kalıtımsal açıdan her ikisine ait olamayacak bir bebek olsa bile, kadının hamilelik duygusunu yaşaması, doğum olayını çiftin gerçekleştirip beraber paylaşacağı ve yine bebeğini kendisinin emzirebilmesi gibi her kadının tadına bakmak istediği özel ve eşsiz duyguları yaşama olasılığını çiftlere sunmaktadır.</p><h2>2 ) Embriyo donasyonuna hangi durumlarda başvurulur?</h2><p>Cenin donasyonu, kadında ve erkekte üreme hücreleri ile alakalı sorunların bulunması durumunda embriyo donasyonu tedavisi yapılması için başvurulur. Cenin donasyonu tedavisi bakmak amacı ile anne adayının tüm sağlık durumu tarama testlerini yaptırması en manâlı koşullardan biridir. Bu testler sonucunda, kadının hamileliğe uygun olup olmadığına bakılır. Kadının yaşı 40 yaşından büyük ve erkekte azospermik durumlarda daha fazla cenin donasyonu tedavisi uygulanmaktadır. Benzer şekilde embriyo donasyonu 40 yaşından büyük ve bekar bayanların çocuk sahibi almak için başvurdukları tüp bebek tedavisidir.</p><h3>3 ) Embriyo donasyonunda yumurta için yumurta donorünün seçimi nasıl yapılır?</h3><p>Yumurta bağışında bulunacak olan kişinin, ailenin özelliklerine tarafından kan grubu ve fiziki özellikleri göz önüne alarak, detaylı bir araştırmanın arkasında seçilerek belirlenir. Yumurta donorünün genç ( 20 yaş ile 29 yaş) dinç ve doğurgan olması tercih kriterleri arasında en sık dikkat edilen ve en önemli olan konudur. Bknz: http://kibrisvetupbebek.com/embriyo-nakli-nedir<p/></p><p><p> </p></p><h3>4 ) Embriyo donasyonunda sperm için banka sperminin seçimi nasıl yapılır?</h3><p>Tedavi için seçilecek olan banka spermi, ailenin istekleri ile alakalı olarak bedensel özellikler ve kan grubu göz önüne alınarak, fazla dikkatli bir şekilde bankamızdan seçilerek yumurta donorünün yumurta bağış günü sağlanmış olan yumurtalar ile birleştirilmektedir. <p/></p><p>Banka spermleri yurt açık havada zorunlu olan bütün testleri yapılmış, dölleme fonksiyonu epeyce yüksek, sayı, hareketlilik ve morfolojik açısından çok iyi standartta dinç ve nitelikli numunelerdir.<p/></p><h3>5 ) Embriyo donasyonu tedavisi öncesi zorunlu olan testler nelerdir?</h3><p>Cenin donasyonu tedavisine başlamadan önce bayanlara <p/></p><p>• FSH, <p/></p><p>• LH, <p/></p><p>• E2<p/></p><p>• PRL <p/></p><p>• TSH, <p/></p><p>• T3, <p/></p><p>• T4, <p/></p><p>• Arzu Kan Şekeri, <p/></p><p>• Tam Kan Sayımı, <p/></p><p>• HbsAg, ,<p/></p><p>• Anti-HCV, <p/></p><p>• HIV<p/></p><p> testlerinin yapılmalıdır. <p/></p><p>Erkek için yalnızca <p/></p><p>• HbsAg, <p/></p><p>• Anti-HCV, <p/></p><p>• HIV testleri istenir. <p/></p><p>Tüm testler aç karnına yaptırılır. Testlerin tatbik için geçerlilik süresi 6 aydır. </p><h3>6 ) Kıbrıs’ta embriyo donasyonu tedavisinin aşamaları nelerdir?</h3><p>Cenin donasyonu tedavisi sırasında, yumurta bağışı yapacak olan donorün tespit edilmesinden sonradan, anne adayının adet döngüsü ile başlanır. Hastanın adet görmemesi halinde, adet düzenleyici ilaçlarında desteği ile donör ve hastanın adet döngüleri uydurulur ve tedavi hazırlığına başlanır. <p/></p><p>Tedavide anne adayının rahminin hamileliğe hazırlanması için belirlenen ilaç programı ile beraber tedaviye hazırlanır. Bu süreç sıradan 15 ile 17 gün civarında sürmektedir. Bu süreç içerisinde hastanın rahim cevabının değerlendirilmesi için, hastanın kayıtlı günlerde muayenesi istenerek meydana çıkan sonuçlara bakılarak, ilaç programında değiştirme yapılabilir.<p/></p><p>Embriyo donasyonu tedavisinin Kıbrıs süreci 3 gündür.<p/></p><p>Kıbrıs’ta gerçekleştirilen cenin transferinin gerisinde 12 gün sonradan kanda ßHCG ( gebelik hormonu ) değerlerine bakılarak gebelik olup olmadığına bakılır.</p><h3>7 ) Embriyo donasyonu tedavisinin galibiyet oranları nelerdir?</h3><p>Embriyo donasyonu uygulanan donasyon tedavileri içerisinde en başarılı olan tüp bebek yöntemidir. Bu çare sırasında yumurtalar genç, dinç ve doğurgan anneler tarafından arz edilir. Spermler fazla nitelikli numunelerdir. Bu sebepten dolayı da edile edilecek olan başarı oranı yaklaşık % 70 civarındadır.<p/></p><a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2056155205296355539.post-30923168940868198002017-03-17T16:46:00.001+03:002017-03-17T16:46:50.598+03:00Az Uyku Sağlığa Zararlı<center><img width='100%' src='http://v2.botextra.com/lib/imageProxy2.php?resim=http://www.hekimce.com/resimler/icerik/2015/10/01/az-uyku-sagliga-zararli.jpg'> </center><br><p>EDİRNE (AA) - Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yahya Çelik, adi uyku süresinin 6-8 saat aralarında olduğunu belirterek, "Bu uyku süresinin altında uyuyan insanlarda diyabete, kilo almaya ve depresyona eğilim ortaya çıkıyor" dedi.</p> <p>Çelik, hastanede düzenlediği basın toplantısında, uykunun insan sağlığı için fazla önemli bir koşul olduğunu söyledi. Uykusuzluğun önü alınmaz sorunlara yol açabileceğini ifade eden Prof. Dr. Çelik, "Uyku manâlı bir durum. İki gün arka arkaya uyumayan kalmak ölümle eşdeğerdir. İki gün, üç gün uyumazsanız önemli psikiyatrik problemlerle, gerisinde ölümle aleyhinde karşıya kalabilirsiniz. Uykunun süresi hep tartışıla gelmiştir ama olağan bir uyku süresi 6 ile 8 saat arasındadır" dedi. Olağan uyku süresinin aşağı uyuyanlar için ciddi sorunların baş göstermesinin doğal olacağını anlatan Çelik, "Olağan bir uyku süresi 6 ile 8 saat arasındadır, bu uyku süresinin aşağıda uyuyan insanlarda diyabete, kilo almaya ve depresyona akıntı artıyor. Az uyku gibi çok uyku da yarar getirmiyor. <p/></p><p>Aşırı uykunun da özellikle 10-12 saatten sonra dinlendirmediği biliniyor" biçiminde konuştu. Uykunun süresi değin uyku kalitesinin de kayda değer olduğuna dikkati çeken Çelik, nitelikli bir uyku için uygulanması gerekenleri şöyle sıraladı: "İyi bir uyku uyuyabilmemiz için uyku hijyenimize dikkat etmemiz gerekir. Bunun için neler yapmamız zorunlu, özellikle akşam saatlerinden sonradan çay kahve uyarıcı taşıyan enerji içecekleri kullanılmamalı. <p/></p><p>Efor gerektiren işler yapılmaması gerekir. Uykunuz geldiği süre yatağa girmeniz gerekir. Uykunuz gelmeden yatağa girmemeniz gerekir. bunun dışında yatak odasında televizyon olmamalı. Yatak odasında çok artı derin felsefi kitaplar okumamak gerekir. Fazla pozitif konsantrenizi bozacak, uykudan uyandıracak olan olaylardan uzak durulması lüzumlu. bundan başka ortamın karanlık olması fazla kayda değer. Yatağın da ergonomik açıdan iyi olması lüzumlu." <p/></p><p><p> </p></p><a href="http://botextra.com?aff=1466" title="Çoklu bot sistemi">Botextra; <strong>haber botu</strong> , film botu, dizi botu, <strong>wordpress botu</strong>.Akıllı içerik sistemi</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/15738531335428246750noreply@blogger.com0